Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hukuk Yargılamasında 
“Görev ve Yetki” Sorununun 
çözümüne İlişkin Bir Öneri

Geylani KOCA

Muhakeme usulünde “görev ve yetki”, özellikle “davanın esası”na girilmesi bakımından önemli bir konudur. Açılan bir davada “görev ve yetki” sorununun davanın uzamasına neden olduğu bir gerçektir. Yeni Hukuk Muhakemeleri Kanununda bu konuda esaslı bir değişikliğin olmadığı gözlenmektedir. “Yargı Reformu” ile bu ve diğer muhakeme usulü kanunlarımızda gerekli değişikliğin yapılarak “görev ve yetki” sorununun aşılması gerekiyor. Yazımızda belirtilen önerinin çözüm getireceği ve muhakeme usulü sistemimizle de çelişmediği kanaatindeyim.

Davanın Esası, Görev ve Yetkinin Tayini, İtiraz Hakkı, Uyuşmazlık Mahkemesi, Kamu Düzeni, Öninceleme, Dava Şartı, Yargı reformu, Dilekçe Hâkimliği Kavramı.

I. GENEL OLARAK

Bilindiği gibi, son yıllarda yargının iş yükünün aşırı şekilde ağırlaşmasının ve yargılama sürecinin yavaş işlemesinin, Anayasamızın ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin kabul ettiği makul sürede yargılanma hakkı ve devletin makul sürede yargılama yükümlülüğünün gereğinin yerine getirilmesini önemli derecede engellemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ihlâli nedeniyle Türkiye’nin tazminat ödemek zorunda kaldığı fiillerin önemli bir kısmının da makul sürede yargılama ilkesinin ihlâliyle ilgili olduğu düşünüldüğünde, makul sürede yargılama yükümlülüğünün öneminin daha da artması dolayısıyla, yargı hizmetlerinin hızlandırılması ve muhakeme usulü mevzuatının uygulanmasından kaynaklanan bazı sorunlara çözüm getirmek amacıyla “Yargı Reformu” çalışmaları yapılmaktadır.

Bu konuda, açılan davalarda “görev ve yetki” sebebiyle davanın esasına girilmesinin geciktiği, mahkemelerin ve tarafların zaman kaybına ve adalete olan güvenin azalmasına neden olduğu bir gerçektir. Halbuki Anayasamız, davaların geciktirilmeden karara bağlanması gerektiğini bir anayasa ilkesi haline getirmiştir (m. 141/son).

Uygulamada dava açılacağı zaman ilk akla gelen soru “davanın nerede ve hangi mahkemede” açılacağıdır. Zira dava görevli ve yetkili mahkemede açılmaz ise görevsizlik ya da yetkisizlik kararı verilmesi söz konusu olacağından bu durum davanın esasına girilmesini geciktirmekte ve açılan davanın uzamasına sebep olmaktadır. Bu bakımdan görevli ve yetkili mahkemenin tespitinin, avukatlar için de önemli bir ön mesele olduğu bir gerçektir. Kaldı ki, her şahıs davasını kendisi açabileceğinden hukukçu olmayanlar için konu daha da önem arzetmektedir.