Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Anapara İpoteğinin Kapsamı

Harun MURATOĞULLARI

Anapara ipoteği teminatının kapsamına giren yan alacaklar için ayrıca tapuya kayıt gerek yoktur. Ancak kapital faiz ve temerrüd faizi için kanuni oranların üzerinde oranlar kararlaştırılmışsa bunların tapuya kaydı zorunludur. Aksi takdirde yasal oranlara karşılık gelecek miktarlar teminatın kapsamına girecektir. Anapara ipoteği için tapuda kaydedilen miktar anapara için azami miktardır ve anapara taşınmazın satış tutarından talep edilebilecek kalemlerden sadece biridir. Buna karşılık üst limit ipoteğinde tapuya ana alacakla birlikte talep edilebilecek tüm yan alacakların toplamına karşılık gelecek bir üst miktar yazılır ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun getirdiği rejimle bu miktarı arttırmak mümkün değildir. O halde gerek anapara ipoteğinde teminat kapsamına dahil edilmeyen gerekse üst limit ipoteğinde maksimal değeri aşan alacaklar adi alacaklardır.

İpotek, Anapara İpoteği, Maksimal İpotek, Güvence, Sınırlı Ayni Hak.

A. GİRİŞ

Çalışmamızın konusu anapara ipoteğinin hangi alacaklar açısından güvence teşkil ettiği konusuna açıklık getirmek ve yeri geldiğince üst sınır ipoteğinde ki duruma da kısaca göndermeler yapmaktır. Zira anapara ipoteğinin ve kapsamının tam manasıyla idrak edilebilmesi, onun alternatifi olan üst sınır ipoteğinin de teminat kapsamını bilmek ve yeri geldikçe karşılaştırmalarını yapabilmek yolundan geçer. İpotek türlerinin kapsamının önemi ayrıca lex commisaria yasağı ile de ilişkilidir, daha doğru ifadeyle, kapsam bakımından ipotek türleri bu yasağın devamında ortaya çıkan usullerdir. Şöyle ki; borçlunun borç muaccel olmadan, borcunu vadesinde yerine getirmediğinde alacaklının rehinli malın mülkiyetini hak kazanacağına dair taahhütlerini içeren sözleşmeler geçersizdir (Lex Commissoria yasağı)1. Bu yasak yoluyla zor durumda olan borçlunun krediye ihtiyaç duyduğu bir dönemde veya borcu üstlenmeye itecek bunalımların ve sıkıntıların arttığı bir zamanda onu gabine düşmekten korumaktır2. Ancak borç muaccel olduktan sonra bu amaçla bir sözleşme yapmak mümkündür. O halde lex commissoria yasağı ile teminat konusu taşınmaz gerekli şartlar vücud bulduktan sonra paraya çevrilecek ve şüphesiz bir nizam uyarınca dağıtılacak, alacaklılar tatmin edilecektir. Bu nizamın içinde ipotek türlerinin kapsamı önemli bir yer tutmaktadır. Denilebilir ki sadece borçlu (ve malik) ile alacaklı arasındaki ilişkiyi değil, varsa birden fazla alacaklı arasındaki ilişkiyi de kontrol eden bir konudur. Örneğin;

Medeni Kanun md. 874: “(1) Rehinli taşınmazın satış bedeli, alacaklılar arasında sıralarına göre dağıtılır. / (2) Aynı sırada olan alacaklılar arasında o sıraya düşen satış bedeli alacakları oranında dağıtılır.”

Kanun hükmünde birden fazla alacaklının aralarında bir sıra düzen belirlenmiştir. Ancak dikkat edilmesi gereken husus alacaklıların alacak miktarından anlaşılması gerekenin ne olacağıdır: Yani oranlamaya tabi tutulacak miktar. Somut örnek üzerinde düşünülecek olursa; birinci sırada yer alan A ve B alacaklıları, 100.000 TL’ye satılan taşınmaz üzerinde ipotek hakkına sahiptirler. A 80.000 TL alacağı için 40.000 TL anapara ipoteği kurdurmuş, B ise 100.000 TL alacağı için 80.000 TL üst sınır ipoteği kurdurmuştur. Bu durumda 100.000 TL’ye satılan taşınmaz için aynı sırada bulanan ipotek alacaklıları A ve B’nin birlikte tatmin edilmeleri mümkün değildir. Oran üzerinden tatmin edilebilecekleri meblağlar yani satıştan paylarına düşen meblağlar hesaplanacaktır. Bu oranın bulunmasında acaba A ve B’nin asıl alacak miktarları mı kullanılacak, yoksa teminatın kapsamına giren alacak miktarları mı kullanılacaktır. Teminatın kapsamına girebilecek miktarlar üzerinden oranın hesaplanması gereği tartışmasızdır ve belirlilik prensibinin bir gereğidir.