Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yeni Ceza Mevzuatımız Açısından 
Kasten Öldürme Suçlarının 
Değerlendirilmesi; Uygulama Hataları ve Mevzuatın Eleştirisi

Cengiz OTACI

Adli istatistiklere göre 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni ceza mevzuatının uygulamasında başarılı olduğumuz söylenemez. Kanıtların değerlendirilmesi ve kanunların yorumundaki başarısızlığımızın nedenleri, detaylı istatistik çalışmalar yapmayı gerektirmektedir. Bunun yanında yeni ceza mevzuatımızın, umulan sonucu doğurup doğurmadığı, verimliliği, olumlu ya da olumsuz anlamda topluma etkisi gibi konularda bilimsel araştırmalar yapılmalıdır. Kasten öldürme suçları açısından yeni mevzuatımızın, eskisine göre ne gibi olumlu ya da olumsuz sonuçlar doğurduğunu söylemek şimdilik mümkün görülmemektedir. Ancak mevzuattan kaynaklanan bir kısım adil olmayan sonuçların olduğu açıktır.

Kasten İnsan Öldürme, Adli İstatistik, Adalet, Eşitlik.

I. KANUN/ADALET VE EŞİTLİK

Kanun yapmanın zorluğu, erbabınca her fırsatta dile getirilir. Çünkü kanunlar soyut, genel, sürekli, objektif, belirli kişilere ve olaylara has olmayan metinler olmakla, önceden tahmin edilemeyen sayısız benzer olaylar ile benzer durumda bulunan kişilere uygulanır. Son iki yüzyılda yazılı kanunların kullanılmaya başlamasıyla “adalet” kavramı, felsefi birikimini ve derinliğini artırmış, buna rağmen birikimini uygulamaya yansıtmakta zorlanmıştır. Çünkü yazılı kanun, uygulayıcının elindeki en önemli enstrüman halini almış, hareket ve yorum alanını daraltmıştır. Adalet; varlığını kanun, tüzük, yönetmelik gibi mevzuattan almaz. Dayanağı, mahkeme kararları da değildir. Adalet bunların üstünde, mevzuattan bağımsız, daha insani, vicdani, toplumsal yönü olan, herkese hak ettiği/müstahak olduğu şeyi verme anlamını içeren bir kavramdır. Yazılı kanun-adalet gerilimi nedeniyle adalet anlayışı, “mevzuat adaleti” de diyebileceğimiz pratiği olan “eşitlik” üzerine yoğunlaşmaktadır. Mevzuat adaleti, tıpkı yazılı kanun yapma fikrinde olduğu gibi, benzer durumda olanlara benzer kuralların uygulanması suretiyle eşit muamelede bulunulması anlamı taşır. Bu açıdan yargı mercilerinin felsefi anlamda adalet dağıttığından bahsedilemese de, yazılı mevzuatı uygulamak, kanun-kural dağıtmak şeklinde mevzuat adaletini yerine getirme yükümlülüğünden söz edilebilir. Benzer olaylar ya da benzer durumda olan kişiler arasındaki küçük farklılıklar, usul yasalarının katı tutumları, adli hatalar, yazılı mevzuatın yanlış yorumu, temyiz davasının tek taraflı açılması, davanın taraflarının ve nihayet mevzuatın kendisi, eşitlik şeklinde tezahür etmesi gereken mevzuat adaletini örseleyen en önemli nedenlerdir.

Kanun-kural dağıtmak, adaleti yerine getirmiş olmaya göre daha sığ, biçimsel, kimi zaman gayrı insani ve gayri vicdani ise de, önemsiz değildir, asla küçümsenemez. Modern insan, fiillerine ilişkin değer yargısını kanunkoyucunun ellerine teslim etmekle, sadece neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleme hakkından vazgeçmekle kalmayıp, toplumsal düzenin sağlanması adına kendi adalet anlayışından da feragat etmektedir. Modern insanın en olgun tarafı, öç almayı, kendi hakkını kendi elde etmeyi terk edip, yasakoyucunun belirlediği kanun-kural çerçevesinde, önceden belirlenmiş mekanizmaları kullanmasıdır. Bu açıdan toplumsal barışın, dirliğin ve düzenin sağlanması, hiç olmazsa kanun-kural dağıtma işinin eşitliğe riayetle adil şekilde yapılmasına bağlıdır. Kanun-kural koyan devlet, bunu dağıtan mercilerin eşit muamelesini temin etmekle modern insanın olgunluğunu, kendine duyduğu sadakatini ödüllendirmiş, varlık nedenini pekiştirmiş olur.

Kanun yapmanın zorluğu ile kanun-kural dağıtmanın adilliği bir arada düşünüldüğünde, insan öldürme suçlarının, en sorunlu alanlardan biri olduğu söylenebilir.