Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Psikolojik Taciz

Mobbing

Sara ONUR

Bu çalışmanın amacı, son 50 yılda büyük artış gösteren, çalışma verimliliğini düşüren, çalışma barışını bozan ve yasal açıdan uygun olmayan psikolojik taciz konusunun, teorik ve hukuki açıdan incelenmesi ve tacizden korunmak için yapılması gerekenlerin araştırılmasıdır. Ülkemiz açısından, psikolojik taciz konusunda 2011’de yayınlanan Başbakanlık Genelgesi, demokratik, çağdaş, etkin, verimli, huzurlu ve kurum içi- kurum dışı çalışma barışının sağlanması için psikolojik tacizin aşılmasında son derece güçlü bir adımdır. Pek çok ülkenin aksine, ülkemizde yasal açıdan çalışma hayatında verimlilik ve etkinliğin kasıtlı azaltılmasına engel olmak için ciddi ve önemli gelişmedir. Özellikle çalışma hayatının ötesinde çalışana, emek sahibine, insana değer verilmesi de çok önemlidir.

Psikolojik Taciz, Psikolojik Tacizde Hukuki Süreç, Psikolojik Tacizi Önleme Yolları.

The aim of this study is to investigate the theoretical and legal aspects of the psychological harassment issue which has increased significantly over the last 50 years, which reduces work efficiency, disrupts working peace and legally unsuitable behavior, and investigates what needs to be done to protect against harassment. In terms of our country, the prime ministry circular published in 2011 on psychological harassment is an extremely powerful step in overcoming psychological harassment in order to ensure a peaceful working environment that’s is democratic, contemporary, efficient, productive, peaceful and institutional. Unlike many other countries in the working world, it is a serious and important development in our country to prevent the deliberate reduction of efficiency and efficiency in the legal working life. Especially, it is very important to give valuable to human beings, who are working, labor, beyond working life.

Mobbing, Legal Process in Mobbing, The Ways to Prevent Mobbing.

Giriş

İnsanlar arasındaki rekabet, çağımızda gerek kamu sektöründe, gerekse özel sektörde, kendini, ciddi oranda göstermektedir. Çalışma verimliliğini düşüren, iş disiplinini bozan ve kuruluşları, firmaları maddi ve manevi bakımdan zarara uğratan insanlar arasındaki kötü rekabetin varlığı, psikolojik taciz adıyla, ülkemizde 2011 tarihli Başbakanlık Genelgesi ile resmi olarak tanınmış oldu.

Literatüre 1970’lerde Peter-Paul Heinemann’la giren psikolojik taciz, günümüzde ceza kanununda, iş kanunlarında, borçlar hukukunda ve idare hukukunda suç olarak nitelenen bir fiildir. Psikolojik tacizle ilgili çalışmalar, gerek çalışma hayatında yaşanan fiili olaylar, gerekse yasal sürece taşınmış şikayetler, olaylar, yaklaşık 50 yıldır devam etmektedir.

Psikolojik taciz, en basit haliyle, herhangi bir kitlenin ve/ veya kişinin, hedef olarak belirlenen bir kişiye veya gruba, sürecin başlangıcında sözlü ya da fiili olarak huzursuzluk vermesi, aşağılaması ve kurumdan/ firmadan dışlamasıdır. Psikolojik tacizde, başlangıçta tacizci, mağdur ve seyirci olarak üç grup varmış gibi gözükse de, seyircilerin olaydaki haksızlığa “bana dokunulmasın” mantığı ile itiraz etmeyip susmaları sonucu, zımni olarak “tacizcinin desteklenmesi” biçiminde tezahür edeceğinden, psikolojik tacizde taraflar gerçekte mağdur ve tacizciler olarak iki kısma ayrılabilir. Psikolojik tacizin ortaya çıkmasında en önemli faktör, tacizcinin karakteri ve geçmişte yaşadıklarıdır. En basit anlatımla, tacizciler geçmişinde sağlıksız bir aile ortamında küçük düşürülerek, sert kurallarla disipline edilmiş, sevgi gösterilmeden büyütülmüş ve en önemlisi de özgüveni kırılmış kişilerdir. Geçmişinde yaşadıklarını bilinçaltında özgüvensizlikle tutan tacizci, özgüvenini kazanmak ve egosunu tatmin etmek için kendisine “kurban” yani “taciz mağdurlarını” seçmektedir. Tacizdeki mağdurlar, daha çok kendi içinde, kendisiyle barışık yaşayan ve toplum içinde “sessiz, sakin” olarak nitelenen, kendi amaç ve hedefleri doğrultusunda hayatına emek veren ve toplumda radikal eylemlerde bulunmaktan kaçınan bireylerdir.

Psikolojik tacizin yaygın olduğu kurum ve kuruluşlar, piyasada mal ve hizmet üreten firmalar, okullar, sağlık kuruluşları, devlet daireleri, bankalar ve üniversiteler gibi kurum ve kuruluşlar olabilmektedir.

1. Tanımı ve Özellikleri

Psikolojik taciz kavramı, ilk kez 1970’lerde Dr. Peter-Paul Heinemann tarafından tek bir çocuğa, bir grup çocuğun zorbalık yaptığı olay için kullanılmıştır.1

1980’li yıllarda, klinik psikolog Alman Heinz Leymann tarafından, Eski Yunan Yazıtlarında detaylı olarak araştırılan kavram, Latince’de “kararsız kalabalık” anlamına gelen “mobile vulgus” kelimelerinden türetilmiştir. Türkçe literatüre, İngilizce’de yazıldığı gibi, aynı harflerle “mobbing” olarak geçmiştir.2

İngilizce olarak “Mobbing” fiilinin öznesi olan “mob” kelimesi, “çoğunlukla şiddet eylemleri için harekete geçen bilinçsiz insan topluluğu” anlamına gelmektedir.3

Literatürde psikolojik taciz konusunda isimlendirmeler oldukça zengindir: 1991’de J. W. Cox vd. “sözel taciz”, 1992’de A. Adams “zorbalık”, 1996’da Y. Vardi “örgütlerde kötü davranış”, 1998’de L. Keashly “duygusal istismar”, 1999’da P. Anderson “kabalık”, 2000’de Teper “İsitismarcı İdare”, 2002’de G. P. Duffy “Sosyal Baltalama, Zayıflatma”, 2003’de D. Lewis “Maço Yönetim”, 2003’de P. Langen “İşyerinde Çalışanın Duygusal İstismarı”, 2005’de Ş. Çobanoğlu “İşyerinde Duygusal Saldırı”, 2005’de H. Tutar “işyerinde psikolojik Şiddet”, 2005’de A. N. Baykal “İşyerinde Ruhsal Taciz”, 2006’da N. Bilgeli vd. “İşyerinde Psikolojik Taciz”, 2006’da S. Ergenokon “Duygusal Taciz”, 2007’de B. F. Savaş “İşyerinde Manevi Taciz”, 2007’de S. Özen “İşyerinde Psikolojik Şiddet”, 2009’da H. Gül “Psikolojik Yıldırma”, 2010’da H. Gün “İşyeri Sendromu” ve 2010’da J. Kaplan “İşyerinde Zorbalık” olarak isimlendirmiştir.4 Fakat bu isimlendirmeler sürekli olarak eylemin başlangıç noktasını, bir başka deyişle, psikolojiyi, zorbalığı, yıldırmayı ve tacizi içermekte olup, neden-sonuç ilişkisi gösteren bir isimlendirme mevcut değildir.

Önceki paragraftaki isimlendirmelerden de anlaşılabileceği gibi, psikolojik tacizin çok çeşitli tanımları yapılabilmektedir: “işyerinde sürekli olarak olumsuz tavırlara maruz kalmak, karmaşık davranışlarla karakterize edilen, işyerinde karşılaşılan ve bir bireye karşı uygulanan zararlı davranışlar” ve “psikososyal ve fiziksel rahatsızlıklara neden olan, bozuk iletişim ve psikososyal stres yükleyici”5 ; “bir iş yerinde çalışanların, bir veya daha fazla çalışana yönelik rahatsız edici, gayri ahlaki ve sistemli söz ve eylemleri, asılsız söylentiler yayma, haksız yere suçlama, küçük düşürme, aşağılama, hor görme, şiddet uygulama, cinsel taciz gibi eylemlerle gerçekleşen ve çalışanı işyerinden uzaklaştırmayı amaçlayan bir yıldırma hareketi”6 ; “bir işyerinde bir kişi veya bir grup çalışan tarafından, hedef seçilen bir kişiye karşı çeşitli nedenlerden dolayı söz, tavır ve davranışları ile psikolojik tacizde bulunma, dışlama, izole etme ve aşağılama”7 ; “bir çalışanı veya çalışan grubunu baltalamak için kinci, zalim, kötü niyetli veya küçük düşürücü girişimleri içeren saldırgan davranışlar”8 .

Psikolojik tacizin, “çatışmayla başlayan kritik olaylar,” tacizcinin “saldırgan eylemleri,” “yönetimin devreye girmesi (taraf tutması),” mağdurun bulunduğu ortamda kurumdan “dışlanması” ve “çalışanın işine son verme” olarak beş evresi mevcuttur.9

Psikolojik taciz, belirli bir hedef kişi ya da kitleye yönelik olarak bilinçli, kasten ve süreklilik arz eden “yetkinin kötüye kullanımı” ve psikolojik nitelikli “sapkın istismarlarından”dan10 dolayı ortaya çıkan “yıldırmaya” dayalı eylemlerdir. Genelde mağdur ile tacizci arasında güç eşitsizliği söz konusu olup, taciz, fiziksel ve cinsel saldırıları içermemektedir.11

Tacizde rol oynayan aktörler tacizci, mağdur ve seyircilerdir. Özellikle seyircilerin oranı azımsanmayacak kadar yüksektir. 1998’de yapılan bir araştırmaya göre çalışanların %53’ü tacize maruz kalırken, %78’i tacize seyirci kalmıştır.12

Ayrıca, psikolojik tacize benzeyen ama ondan belirli özellikleri nedeniyle ayrılan “yıldırma,” yani “işyerinde karşılaşılan duygusal taciz”den de söz edilebilir. Yıldırmanın psikolojik tacizden en önemli farkı, ilkinin kesin ve belirli bir nedene sahip olmasıdır. İşyerlerinde yıldırmanın ortaya çıkmasındaki en önemli faktörler, iş bölüşümündeki, görev ve çalışma alanlarındaki belirsizlik, lider yetersizliği, mağdurun sosyal açıdan yetersizliği ve birimlerdeki düşük ahlaki standartlardır.13

2. Nedenleri, Yöntemleri ve Sonuçları

Psikolojik taciz, bireysel, işyeri ve işyeri dışı nedenler olarak üç farklı alanda gerçekleşebilmektedir. Bireysel taciz, Wyat ve Hare’e göre, aile içi tacizin bir uzantısı olarak ortaya çıkmaktadır.14 Tacizciye özellikle çocukluğunda aile çevresinde yaşatılan sağlıksız ve psikolojik açıdan yanlış davranışlar bilinç altında kalarak, yetişkinlik döneminde, bir tür “geçmişin intikamını almak” ve/ veya “geçmişte kendisine yapılanların doğru davranışları olduğu zannıyla” çevresine karşı benzer davranışlar göstermesidir. Tacizcinin bireysel olarak kişiliği ve karakteri de tacize yol açabilir; güç ve otoriteye karşı hırsı ve bunu elde etmek ve sürdürmek için başkalarına tacizde bulunmasına yol açabilir. Tacizcinin temel karakteristik özellikleri, hayata, farklılıklara, insanlara değer vermemesi, sahtekârlığa eğilimli olması, tacizden özgüvenini arttırıcı bir zevk alması, aşırı kontrolcü, korkak, nevrotik ve aşırı iktidar hırsına ve kıskançlığa yatkın olmasıdır.15

Ayrıca, psikolojik tacizcinin kişiliği, özünde “insana değer vermeme” tarzında olup, taciz açısından uygun olabilir ve bu uygunluk tacizcide dört türlü taciz davranış sergilemesine yol açmaktadır. İlki, kendine güven duymayan bir kişiliğe sahip olmasından kaynaklanan, hedef olarak seçtiği kişi/ kişilere taciz uygulayarak “özgüvenini kazanmaya çalışması” biçiminde ortaya çıkan davranış türüdür. İkincisi, içindeki özgüven noksanlığı sonucu, “kendisine aşırı güvendiğini” taciz ettikleri kişileri eleştirerek göstermeleridir. Üçüncü tür davranış tarzı, geçmişte aşırı eziyet çekmiş ve suskun kalmış olmaktan dolayı, taciz uygulayarak, “geçmişin bir tür intikamını almaya çalışırlar”.16 Son tür davranış grubunda olanlar, ideolojik açıdan fanatik olup, “kendilerinden olmayanı” ve “kendilerine benzemeyeni” dışlama eğiliminde olurlar. Ayrıca, sosyal ilişkilerde bireyciliğin, egoistliğin ön plana çıkması, kendi çıkarı için başkalarına zarar verme duyguları da psikolojik tacize yol açabilir.17 İşyeri içindeki yönetim tekniklerinin zamanla değişmesi ve ekip yerine bireysel çalışmaların ön plana çıkması da, çalışanların yalnız kalmasına ve tacize uğramalarına yol açmaktadır.18

Tacizciler “narsist, hiddetli, bağırgan, ikiyüzlü, megaloman, eleştirici ve hayal kırıklığına uğramış” olarak da isimlendirilmektedirler.19

Tacizcinin başlangıç davranışları göz göze gelmeme, karşılaşıldığında başını çevirme, nefret dolu bakışlar sergileme, umursamaz tavır, çalışkanlığa ve üretkenliğe engel olma, rahatsızlık verme ve sürekli eleştirmektir.20

Psikolojik tacizde işyerindeki atmosferin ve organizasyonun kültürü, yönetim yapısı, büyüklüğü, modern olup olmadığı, yoğun stresli ortamın var olup olmadığı, işin monoton olup olmadığı, yatay veya dikey organizasyonlar, şirket birleşmeleri (tröst, kartel gibi resmi ya da gayri resmi olarak), şirket yönetim değişikliklerinin sıklığı, büyüme küçülme, şirketin yeniden yapılanması, toplumsal değer ve kurallar da önemli rol oynamaktadır.21 İşyeri içindeki yönetim tekniklerinin zamanla değişmesi ve ekip yerine bireysel çalışmaların ön plana çıkması, çalışanların yalnız kalmasına ve tacize uğramalarına yol açabilmektedir. Ülkemizde yapılan araştırmalarda, işyeri örgüt ikliminin negatif olmasının ve iş tatmininin azalmasının örgütlerde psikolojik tacize yol açtığına dair bilimsel kanıtlar mevcuttur.22

Tacize maruz kalanlar; cinsiyet açısından farklı ve yalnız kişiler, tarz veya fiziksel açıdan farklı olanlar, daha iyi veya daha kötü diplomalara sahip olanlar veya düşük ya da yüksek performans gösteren veya yeni gelen, utangaç, pasif saldırgan ve toplumdan kaçınan kimseler olabilmektedirler.23

Tacize uğramayıp taciz sürecinde izleyici olarak rol oynayanların, iş arkadaşlarının, amirlerin, yöneticilerin, kısacası sürece doğrudan doğruya karışmayan ancak süreci, olayları bir şekilde hissedenlerin/ anlayanların oranı oldukça yüksektir. İzleyiciler de karakterlerine göre diplomatik, yardakçı, fazla ilgili, ilgisiz ve duruma göre taraf tutanlar olarak kendi aralarında ayrılmaktadırlar. Çalışma hayatındaki gelişmelere ve yasal düzenlemelere rağmen işyerlerindeki taciz olaylarının var olmaya devam etmesinin nedenleri, yönetim tarafından görmezden gelinmesi hatta teşvik edilmesi, tükenmiş mağdurun yasal yollara başvurmaması, işsizlik korkusu ve yasal sürecin yavaş ilerlemesidir.24

Tacizin 1970’lerden sonra yaşanan gelişmelerle iş yerinde ortaya çıkmasının nedenleri olarak, işyeri kalitesindeki düşmeler, rekabetçi ve kar hırsı25 , yaşama koşullarının acımasızlaşıp, rekabetin artması, iş yoğunluğunun artışı, çalışma hayatındaki hızlı gelişmeler, ekip yerine bireysel çalışmaların ön plana çıkması, çalışanların yalnız kalması ve/ veya yalnız kaldığını hissetmesi, yasal düzenlemelerin dikkate alınmaması, tacizin üst yönetim tarafından görmezden gelinmesi ve hatta baskıyla daha verimli çalışıldığına dair hatalı inanç doğrultusunda tacizin zımni olarak teşvik edilmesi, mağdurda meydana gelen tükenmişliğin yasal yollara başvurmasına engel olması, işsizlik korkusu ve yasal sürece başvurulsa dahi adli vakaların yoğunluğundan ötürü yavaş ilerlemesi sayılabilmektedir.26

İşyeri dışı nedenlerden makro ekonomik koşulların olumsuz ve işsizlik oranının yüksek olması da, taciz mağdurunun kendini savunmaya ve korumaya yönelik tepki vermesine engel teşkil etmektedir.27

Psikolojik tacizin devam etme ve sıklık açısından süresi Leymann tarafından haftada bir kez ve en az altı ay boyunca olduğu belirtilmektedir.28

Taciz davranışı çok çeşitli biçimlerde sergilenebilmektedir. Bunlar arasında personelin kişilik ve mesleki şerefine yönelik tehditlerde bulunmak, hakkında yalan yanlış söylentiler çıkarmak, iftira atmak, toplum önünde küçük düşürmek, aşırı iş yüklemek, mağdura anlamsız görevler vermek, sorumluluklarını değiştirmek, hatalarını sürekli anımsatarak dengesiz davranmak gibi mağduru fiziksel ve duygusal açıdan etkileyen davranışlar sayılabilir.29 Psikolojik tacizin özellikle toplum önünde gerçekleştirilmesinin temel nedeni, mağduru bulunduğu toplum içinde küçük düşürmek, toplumdan soyutlamak, yalnız bırakmak ve böylece psikolojik açıdan zayıf düşürmektir.

Tacizin birçok sosyal, psikolojik ve ekonomik etkileri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları “bireyler arası anlaşmazlık ve çatışmalar, olumsuz örgüt iklimi, örgüt kültürü ve değerlerinde çöküş, güvensizlik ortamı, saygı duygularında azalma, çalışanlarda isteksizlik” gibi genel psikolojik ve örgütsel sorunlardır. Bir kısmı ise “hastalık izinlerinin artması, yetişmiş uzman çalışanların işten ayrılmaları, yeni çalışan alımının getirdiği maliyet, çalışanların ayrılması sonucu artan eğitim etkinliklerinin maliyeti, genel performans düşüklüğü, iş kalitesinde düşüklük, çalışanlara ödenen tazminatlar, işsizlik maliyetleri, yasal işlem, mahkeme masrafları ve erken emeklilik ödemeleri” gibi ekonomik sonuçlardır.

Ayrıca taciz, maruz kalan kişilerin kendilerine ve kuruma, yönetime güvenlerini kaybederek işlerinde/görevlerinde hatalar yapmaya başlamalarına, kurumdan, çalışma hayatından uzaklaşmalarına, endişeli, korkak olmalarına ve psikolojik açıdan yıpranmalarına yol açmaktadır.30 Tacize maruz kalan kişinin özellikle psikolojik durumunda depresyon, kaygı bozuklukları, uykusuzluk, melankoli, konsantrasyon bozukluğu, sosyal fobi ve çaresizlik gibi psikolojik rahatsızlıklar başlamaktadır.31

Tacize maruz kalan kişinin yaşadığı psikolojik sorunlardan en önemlisi olan kaygı bozukluğu, endişe, yani anksiyete özellikle ciddi bir tehlikedir; “gerçeklik duygusunda değişme, kontrolünü yitirme hissi, çıldırma hissi, kötü bir haber beklentisinde olma, korku, huzursuzluk, sinirlilik, tasa, çaresizlik, dolaşım sisteminde çarpıntı, kalp atım hızında artış, kan basıncı özelliklerinin kötüleşmesi, hava açlığı, nefes darlığı, yutkunma güçlüğü, bulantı, ishal, karın ağrısı, sık idrara çıkma, yerinde duramama, titreme veya uyuşma, ürperti hisleri ortaya çıkmaktadır”.32

Taciz mağdurunun fiziksel görüntüsü, düşünce biçimi ve ruh sağlığı bozulmakta ve bunun sonucunda, saldırganlaşmakta, çeşitli olaylardan farklı sonuçlar çıkarmakta, hatta bakışlara dahi farklı anlamlar yükleyebilmektedir. Korku, ihanete uğramışlık duyguları, güvensizlik davranışlarını ve öz güvenini olumsuz yönde etkileyebilmektedir.33 Ayrıca, tacizde dolaylı etkiye maruz kalan izleyiciler üzerinde de dedikodu, suçlama kültürü, bilgi saklama, inançlara, kişilere saldırganlık davranışları, taraf tutma eğilimi ve nihayetinde olumsuz çalışma ortamı olarak ortaya çıkmaktadır.34

Psikolojik taciz; çalışanlar arasında ortak güven, saygı ve motivasyonun düşmesine, çalışma ortamında huzursuzluğa, uyumun bozulmasına, performans düşüklüğüne, verimlilikte azalmaya, kalitede düşmeye, örgütsel bağlılığın azalmasına, işyerinden önemsiz nedenlerle uzaklaşarak, devamsızlık oranlarının yükselmesine, işletme imajının zedelenmesine, işletmenin örgütsel bütünlüğünün bozulmasına, tazminatlar ile dava masrafları gibi kayıplara yol açabilmektedir.35 Psikolojik tacizin cinsel taciz, ayırımcılık gibi sonuçları da mevcuttur.

Ayrıca, tacize maruz kalan kişilerde görülen ve “işyeri tarafından gayretli, fedakâr, yüksek iş ahlakına sahip işgörenlerin beklentileri karşılanmadığında umutsuzluk, yılma, engellenme, tükenme duygusu ve hayal kırıklığı gibi psikolojik davranışlar” biçiminde ortaya çıkan duruma “sinizm” denmektedir. Sinizmin birey üzerindeki tedrici etkileri, sadece çalışma hayatını değil, bireyin dürüstlük, doğruluk ve içtenlik gibi ahlaki ilkelerin de, bireysel çıkarlar için feda edilmesi sonucu da ortaya çıkarabilmektedir. Bir başka deyişle, çalışkanlıkları, emekleri takdir edilmeyen bireyler kapıldıkları hayal kırıklığı doğrultusunda, iyilik, güzellik, doğruluk ve çalışkanlık gibi kendi kişisel değer yargılarının anlamsız ve boşa çaba olduğu düşüncesine kapılarak, çalışma hayatında verimsiz olmaya başladıkları gibi, özgüvenlerini ve hatta yaşama sevinçlerini dahi kaybetmeye meyledebilirler. Sinizmin kişilik, işgören, mesleki, toplumsal, örgütsel ve örgütsel değişim sinizmi gibi türleri de mevcuttur.36

Sinizme yol açan çok sayıda faktör mevcuttur. Bunlardan bazıları “çalışan ile örgüt arasındaki psikolojik sözleşme ihlalleri, gücün dengesiz dağılımı, adaletsizlik, klasik iş yöntemleri ve değerleri, çok uzun çalışma saatleri, mobbing, kötü yönetim, etkin olmayan liderlik, örgütsel küçülme, yeniden yapılanma, yöneticilerin işten çıkarılması, yüksek yönetici ücretleri, ani ve acımasız şekilde işten çıkarmalar, düşük örgütsel performans ve örgütsel değişim” şeklinde sıralanabilir.37

Uluslararası düzeyde yapılan araştırmalara göre, psikolojik taciz Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde %8, İngiltere’de %16, İsveç’te %10, Finlandiya ve Fransa’da %9, Almanya ve İrlanda’da %8, Belçika, İspanya ve Yunanistan’da %5 ve İtalya’da %4 oranlarındadır.38