Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ceza Muhakemesinde “Yargılamanın
 Yenilenmesi Taleplerinin Kabule Değer
Görülmemesi veya Reddedilmesi” 
Adil Yargılanma Hakkı Kapsamında 
İncelenebilir mi?

Akif YILDIRIM

I. Giriş

30.3.2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun özellikle 45’inci ilâ 51’inci maddeleri bireysel başvuru yolunu daha somut hâle getiren düzenlemelerdir. 12.7.2012 tarihli ve 28351 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesi (AYM) İçtüzüğünde, bireysel başvurunun işleyişi konusunda oldukça ayrıntılı hükümler içermektedir.

Anayasa'nın 148’inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre, kamu gücü tarafından müdahale edildiği iddia edilen hakkın Anayasa'da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (Sözleşme) veya Türkiye'nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir. İhlal edildiği iddia olunan hak bu kapsamda değilse Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurunun esası incelenemez.

II. Bireysel Başvuruya Konu Haklar

Anayasa'nın 148’inci maddesinin üçüncü ve 6216 sayılı Kanunun 45’inci maddesinin (1) numaralı fıkrası hükümlerine göre, Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için, kamu gücü tarafından müdahale edildiği iddia edilen hakkın Anayasa'da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Sözleşme veya Türkiye'nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir(*)1

Anayasa Mahkemesi, bir hakkın başlık olarak ortak koruma kapsamında olup olmadığına bakmamakta, hakkın kapsam ve içeriğinin ortak kapsama girmesi gerektiğini belirtmektedir. Anayasa’nın koruduğu hakkın kapsamının bir kısmı, Sözleşme’de bu hakka karşılık gelen hükmün kapsamı dışında ise bu kısım -daha fazla güvence sağlasa da- ortak kapsamda görülmediğinden, buna yönelik olarak ileri sürülen ihlal iddiaları kabul edilemez bulunmaktadır. Bu nedenle, hakların kapsam ve içerikleriyle ortak koruma kapsamında olması gerekir.

Anayasa Mahkemesi’ne göre Anayasa’da adil yargılanma hakkının kapsamı düzenlenmediğinden bu hakkın kapsam ve içeriğinin, Sözleşme’nin “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6’ncı maddesi çerçevesinde belirlenmesi gerekir.

Bu bağlamında, adil yargılanma hakkının bireylere, kovuşturulmamayı isteme gibi bir hak sağlamadığı, iddianamenin değerlendirilmesi prosedürüne ilişkin iddiaların konusunun Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanının kapsamı dışında yer aldığı kabul edilmiştir2 . Benzer şekilde, icra takibine yapılan yetki itirazında icra mahkemesinin yetkili icra dairesinin tespitine yönelik verdiği karara karşı ileri sürülen ihlal iddialarının3 ve Yargıtay üyelerinin görev yaptığı dairenin değiştirilmesi işlemine yönelik iddialarının konusunun4 Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanının kapsamında olmadığına karar verilmiştir.

İki farklı ağır ceza mahkemesi önündeki bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesi ve davaya bakacak yargı yerini belirlemeye Yargıtay yetkili olup anılan süreçte ceza davalarının hangi mahkeme önünde birleştirileceği hususunun açıklığa kavuşturulması dışında "cezai alanda ... yöneltilen suçlamaların esası konusunda" herhangi bir inceleme yapılmadığı, başvurucuların yargı yeri belirlenmesi prosedürü kapsamında Yargıtay Cumhuriyet savcısının yazılı görüşünün tebliğ edilmediğine ilişkin iddialarının konusunun da Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanının kapsamı dışında yer aldığı belirtilmiştir5 .

Anayasa Mahkemesine göre uyarlama yargılamasına ilişkin ihlal iddiaları da başvurucuların "suç isnadı altında" olduğu bir aşamaya ilişkin değildir. Dolayısıyla bu tür başvurular adil yargılanma hakkı kapsamına girmemektedir6 . Öte taraftan Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, Topo Kaya tarafından yapılan bireysel başvuruda7 infazın ertelenmesi talebinin reddedilmesinin ve bu karara yönelik bir kanun yolu öngörülmemesinin adil yargılanma hakkının ihlal ettiğine ilişkin iddianın başvurucunun taleplerinin "suç isnadı altında" olduğu bir aşamaya ilişkin olmadığından bahisle konu bakımından yetkisizlik sebebiyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.