Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Bilinen Adres ile Mernis Adresinin Aynı Olması Halinde İlk Tebligat Mernis Şerhli Gönderilebilir mi? anıştay İdari Dava Daireleri Kurulu Kararı Üzerine
 Bir İnceleme

In Case Where the Known Address and Mernis Address are the Same 
Can the First Notification be Sent With Mernis Annotation A Research on Administrative Actions Department of State Council

Coşkun ÖZBUDAK

Makalede, muhataba ilk defa gönderilen tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/2. fıkrası uyarınca “Tebligatın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine” yapılmasına ilişkin kayıt düşülüp düşülemeyeceği ve bunun sonuçları, somut bir olayda atıf yapılan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararı üzerinden incelenecektir.

Mernis Adresi, Adres Kayıt Sistemi, Usulsüz Tebligat, İdari Para Cezası, Savunma Hakkı.

In this paper whether an annotation referred to as “The notification would be made to residential address recorded in the address registration system” would be added or not in accordance with the 21/2. paragraph of the Notification Act no. 7201 to the notification sent to the addressee for the first time and its conclusions will be examined over a decision of Administrative Actions Department of State council referenced in a concrete case.

Mernis Address, Address Registration System, Irregular Notification, Administrative Fine, Right of Defence.

I. Giriş

7201 sayılı Tebligat Kanununda; yargı mercileri, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler, (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlar, (IV) sayılı cetvelde yer alan sosyal güvenlik kurumları ile vakıf yükseköğretim kurumları, il özel idareleri, belediyeler, köy hükmi şahsiyetleri, barolar ve noterler tarafından yapılacak elektronik ortam da dâhil tüm tebligatın, bu Kanun hükümlerine göre Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü veya memur vasıtasıyla yapılacağı düzenlenmiştir.

Bununla birlikte, 7201 sayılı Kanunda ve özellikle 10’uncu, 21’inci ve 35’inci maddelerinde 6099 sayılı Kanunla esaslı değişiklikler yapılmıştır.

6099 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinin gerekçesinde; uygulamada, özellikle gerçek kişilerin adreslerinin tam olarak tespit edilememesi sebebiyle, resmî işlemlerde ve bilhassa yargılama sürecinde gereksiz birçok tebligat yapılmakta, bu ise süreci oldukça uzatmakta, zaman, emek ve para harcanmasına yol açmakta olduğu, hatta ülkemizde yargılama ile ilgili aksamaların en başında tebligat sorununun geldiği tespitine yer verilmiş ve “değişikliklerle tebligata ilişkin sorunların belki de en önemli kısmının çözüme kavuşturulmasının amaçlandığı” belirtilmiştir.

Gerekçede ayrıca, daha önce, sağlıklı bir adres veri sistemi mevcut değilken, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunuyla, günümüzde merkezî ve kapsamlı bir adres kayıt sistemi oluşturulmuş bulunması nedeniyle, artık bir kişinin adresinin bilinmemesinin çok düşük bir ihtimal olduğu, bu sistemi düzenleyen 5490 sayılı Kanuna göre, yürütülecek işlerde ve işlemlerde bu sistemdeki adresin esas alınacağı da hükme bağlandığından, adres kayıt sistemindeki adresi kabul etmenin, hem fiilî hem kanunî bir zorunluluk haline geldiği vurgulanmıştır.

Görüleceği üzere, değişiklikten amaç, tebligata ilişkin sorunların belki de en önemli kısmının çözüme kavuşturulmasıdır. Ancak, özellikle muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin (“MERNİS Adresi”) bilinen en son adresi olarak kabul edilip buraya, doğrudan 7201 sayılı Kanun m.21/2’deki usulle tebligat yapılıp yapılamayacağı hususunda yüksek yargı yerleri arasında görüş birliği bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bu çalışmada, muhataba ilk defa gönderilen tebligata, 7201 sayılı Tebligat Kanunu m.21/2 uyarınca “Tebligatın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine” yapılmasına ilişkin kayıt düşülüp düşülemeyeceği ve bunun sonuçları, somut bir olayda atıf yapılan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararı üzerinden incelenecektir.

II. İnceleme

Eldeki çalışmaya konu olayda;

(1) Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı bir Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından, ilgiliye 5510 sayılı Kanunun 102’nci maddesine istinaden idari para cezası (İPC) uygulanmıştır.

(2) Söz konusu ceza bir başka işlem vesilesiyle öğrenilmiştir.

(3) Uygulanan İPC’nin ön koşulu, 5510 sayılı Kanun m.86/2’deki yükümlülüğün yazılı ihtara rağmen onbeş gün içinde mücbir sebep olmaksızın yerine getirilmemesidir.

(4) Olayda, idare, 5510 sayılı Kanun m 86/2 uyarınca, işyeri defter, kayıt ve belgelerinin ibrazını istediği yazıyı, doğrudan ilgilinin adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Mernis Adresidir İade Edilmez kaydıyla göndermiştir.

(5) Bu tebligat, posta memuru tarafından, adreste tanınmadığından/taşınmış olduğundan 7201 sayılı Kanun m.21/2 gereğince muhtara tebliğ yapıldığına ve muhatabın kapısına 2 no.lu haber kağıdı bırakıldığına ilişkin bir şerh düşülmek suretiyle idareye iade edilmiştir.

(6) Bunun üzerine idarece, 5510 sayılı Kanun m.86/2’deki yükümlülüğün yazılı ihtara rağmen süresinde yerine getirilmediği gerekçesiyle İPC işlemi tesis edilmiştir.

(7) Bu işlemin iptali için açılan davada; ilgilinin cezalandırılabilmesi için, yazılı ihtarın kendisine tebliğ edilmesi, ya da 7201 sayılı Kanuna uygun olarak tebliğ edilmiş sayılmasının zorunlu olduğu, ancak idarenin, ilgiliye bu hususta ilk defa tebligat göndermesine rağmen, tebliğ zarfında adres bölümüne “Mernis Adresidir İade Edilmez” kaydı düşerek, 7201 sayılı Kanunun 10’uncu ve 21’inci maddelerine aykırı hareket ettiği ve böylelikle tebligatı usulsüz kıldığı, dayanak cezanın da hukuka aykırı hale geldiği iddia edilmiştir.

(8) Yerel Mahkeme kararında; dava konusu işlemin, davacının adres kayıt sisteminde yer alan adresine gönderildiği, 7201 sayılı Kanunda ve Yönetmelikte m.21/2 çerçevesinde yapılacak tebliğler bakımından, anılan hükmün uygulanmasından önce Kanunun 10’uncu maddesine göre muhatabın bilinen en son adresine tebligat yapılmasının zorunlu bulunduğu yolunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği, bu itibarla açık yasal düzenlemeler çerçevesinde anılan işlemin davacıya usulüne uygun biçimde tebliğ edilmiş sayılması gerektiği, böylelikle davalı idarece talep edilen defter ve belgelerin, davacı tarafça 5510 sayılı Kanunda belirlenen 15 günlük süre içerisinde sunulmadığı hususunun sübuta erdiği, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verildiği belirtilmiştir.

(9) Bu kararın istinaf edilmesi üzerine, incelemeyi yapan Bölge İdare Mahkemesi, yerel mahkeme kararını kaldırıp işlemin iptaline karar vermiştir. Ancak kararın gerekçesinde: “bilinen en son adres ile Mernis adresinin aynı olması durumunda ise, tebligatın yine tebliğ evrakı üzerine ‘muhatabın Mernis adresi’ olduğuna dair açıklamaya yer verilmesi suretiyle doğrudan Mernis adresine gönderileceği, bu şekilde kendisine tebligat yapılacak kimse veya tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse tebligatın tebliğ memurunca Kanun'un 21. maddesinin birinci fıkrasına göre muhtar veya zabıta imzasına yapılacağı, kapıya ihbarname yapıştırılacağı ve komşu ya da yöneticiye haber verileceği; muhatabın adreste hiç oturmamış olduğunun ya da adresi sürekli olarak terk etmiş olduğunun tespit edilmesi halinde ise, Kanun'un 21. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre komşu, yönetici veya kapıcıya haber vermeden, kapıya ihbarname yapıştırmak suretiyle muhtar ya da zabıta imzasına yapılacağı”, somut olayda davacının "odun, kömür ve inşaat malzemeleri" ticareti yaptığı işyeri adresinin "..." olduğu, davacıya gönderilen tebligatın davacının bilinen işyeri adresine tebliğe çıkarılmadığı, tebligatın doğrudan MERNİS adresine yapıldığı, kural olarak tebligatların ilgililerin bilinen adresine yapılması gerektiği, tebligatın MERNİS adresine yapılmasının koşulunun bilinen adresin tebliğe elverişli olmadığının anlaşılması olduğu, ancak ilgilinin bilinen adresi ile MERNİS adresinin aynı adres olması durumunda ilk tebligatın 7201 sayılı Yasa m.21/2 kapsamında doğrudan yapılabileceği açık olduğundan; idarece işyeri adresi bilinen davacının bu adrese tebliğe çıkarılmadan doğrudan Mernis adresine çıkarılan tebligatın 7201 sayılı Yasa m.21/2 uyarınca yapılmasında yöntem kurallarına uyarlık ve başvuruya konu kararda hukuksal isabet bulunmadığı ifade edilmiştir.

(10) Bölge İdare Mahkemesi yukarıdaki gerekçesinde, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun (DİDDK) 13.10.2016 tarihli ve Y.D. İtiraz No: 2016/536 sayılı kararına atıf yapmıştır.