Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hastaya Sunulan Ayıplı Hizmetten
 Sorumluluk

The Liability for Defective Service Provided to the Patient

Gülşah GÖZPINAR KARAN

Hasta ile bağımsız çalışan hekim arasında “hekimlik” veya “tedavi” sözleşmesi olarak adlandırılan bir sözleşme ilişkisi mevcuttur. Yine hasta ile özel hastane arasında ise kombine bir sözleşme olan “hastaneye kabul sözleşmesi” adı verilen, bir sözleşme ilişkisi mevcuttur. Gerek hastanın bağımsız çalışan hekim ile yaptığı sözleşme, gerekse özel hastane ile yaptığı sözleşme genellikle vekalet sözleşmesi hükümlerine, istisnai olarak da eser sözleşmesi hükümlerine tabiidir.

24 Mayıs 2015 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun bir ücret karşılığında sağlık hizmeti alan hastanın hukuki statüsünü “tüketici” olarak değiştirmiş bulunmaktadır. Bu çalışmamızda, tüketici olan hastanın genel hükümler nezdindeki hukuki korunma yollarının yanı sıra Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun nezdindeki korunma yollarını inceleyeceğiz.

Hasta, Tüketici, Özel Hastane, Ayıplı Hizmet, Hekimlik Sözleşmesi, Tedavi Sözleşmesi, Hastane Kabul Sözleşmesi, Vekalet Sözleşmesi, Eser Sözleşmesi.

There is a contractual relationship between the patient and the physician which is referred as a “physician” or “treatment” contract. There is also a contractual relationship between the patient and the private hospital, which is a combined contract and called “hospital admission contract”. Both contracts the patient makes with the self-employed physician and the private hospital are usually subject to the provisions of the mandate contract and exceptionally to work contract.

The Consumer Protection Act no. 6502 entered into force on May 24, 2015 changed the legal status of the “patient” receiving health care services for a fee to the “consumer”. In this study, we will examine the patient as a “consumer” and his legal protection which is determined by the general provisions.

Patient, Consumer, Private Hospital, Defective Service, Physician Contract, Treatment Contract, Hospital Admission Contract, Mandate Contract, Work Contract.

Giriş

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 1. maddesi hükmünce bu kanunun amacı, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte hastanın sağlık hizmetlerinden ücretli olarak faydalandığı durumlarda tüketici olarak değerlendirilmesi gündeme gelmiştir. Nitekim hasta ile serbest çalışan hekim veya özel hastane arasında, hasta haklarının ihlal edilmesi veya sözleşmeye aykırı hareket edilmesi durumunda zarar gören hasta, ayıplı hizmet alan tüketici gibi değerlendirilecek ve sağlık hizmetinin ayıplı sunulmasından ötürü TKHK’da belirtilen ayıplı hizmetin yeniden görülmesi, ayıp oranında bedelde indirim, hizmet sonucu ortaya çıkan eserin ücretsiz onarımı, hizmet sonucu ortaya çıkan eserin ücretsiz onarımı veya sözleşmeden dönme seçimlik haklarından birini kullanabilecektir. Bunun yanında Borçlar Hukukunun temel ilkeleri ve ilgili hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilecektir.

I. Genel Kavramlar

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesinin k fıkrasında tüketicinin tanımı yapılmıştır. Madde hükmüne göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder. Konumuz açısından tüketici gerçek kişi olan hastadır.

Belirtmek gerekir ki; tüketicinin yaptığı işlem dışında, sağlayıcının verdiği hizmetti kullanan, yararlanan kişilerin de bu sözleşme ilişkisinden zarar görmeleri halinde, her ne kadar sözleşmenin tarafı olmamalarından ötürü tüketici olarak kabul edilmeseler de, üçüncü kişiyi koruyucu sözleşme görüşünden hareketle tüketici gibi kabul edilerek kanunda tüketiciye tanınan seçimlik haklardan faydalanabileceklerdir1 .

Tıbbi müdahale olarak verilen sağlık hizmetinde tüketici, hasta olarak adlandırılmalıdır. Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 4/b. maddesinde hasta, sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı duyan kimsedir. Farsçadan dilimize geçmiş olan hasta sözcüğü Türk Dil Kurumu’na göre hastalık, kaza veya yaralanma dolayısıyla fizik veya ruh sağlığı bozulmuş ve tedavi edilmesi gereken kimsedir2 . Bu tanımlardan hareketle, fizik veya ruh sağlığı bozulmuş olan, bu nedenle sağlık hizmetlerinden yararlanma ve tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyan kişiler hasta, dolayısıyla TKHK anlamında tüketici sayılmalıdır.

Belirtmekte fayda vardır ki, ruhsal veya bedensel sağlığı bozuk olmadığı halde, estetik ya da sünnet gibi dini ya da toplumsal sebeplerden ötürü veya kürtaj gibi tıbbi zorunluluk olmadığı halde sağlık hizmeti alma talebiyle başvuran kişiler de hasta olarak adlandırılmaktadır. Nitekim Hasta Haklarına ilişkin 1994 tarihli Amsterdam Bildirgesi’nde de, “sağlıklı veya hasta olarak sağlık hizmeti kullananlar” hasta olarak kabul edilmektedir3 . Dolayısı ile kişi, sünnet, estetik veya kürtaj gibi, kişinin beden veya ruh sağlığı bozuk olmadığı halde sağlık hizmetinden faydalanan kişi hasta sayılacağından aynı zamanda TKHK anlamında tüketici de sayılacaktır.

Türk Medeni Kanunu’nun 48. maddesinde tüzel kişilerin insana özgü niteliklere bağlı olan haklara ve borçlara ehil olmadıkları hükme bağlanmıştır. Tıbbi uygulamalar açısından teşhis, tedavi ve tıbbi müdahaleler insana özgü niteliklere bağlı faaliyetlerdir. Bu anlamda tüzel kişiler açısından uygulama alanı bulamaz. Her ne kadar kanunda tüketici tanımı yapılırken tüzel kişiliğin de tüketici sayılabileceği hükme bağlanmışsa da sağlık hizmetleri bakımından tüzel kişiler tüketici sayılamaz.

Genel olarak hasta, tıbbi müdahaleye mesleki veya ticari amaçlarla gerek duymaz. Ancak bazı özel durumlarda hasta, mesleki veya ticari amaçlarla tıbbi müdahalede bulunulmasını isteyebilir. Bu duruma, bir film projesi için oyuncunun göğüs büyütme ameliyatı yaptırması örnek verilebilir4 . Hekim tarafından yapılan bu estetik müdahalenin geçici olarak yapıldığı tespit edilebiliyorsa, yani film projesi sona erdikten sonra oyuncunun göğüslerini eski haline getirilmesini istemesi durumunda amacın mesleki ve ticari olduğu kabul edilmelidir. Bu şekilde yapılan tıbbi müdahalelerin TKHK kapsamında bir hizmet faaliyeti olduğu kabul edilmemelidir. Bu anlamda hasta da artık tüketici sayılmamalıdır. Burada önemli olan hastanın amacıdır. Mesleki ve ticari amaçla yaptırılsa bile yapılan müdahalenin etkisinin ömür boyu kalıcı olması durumunda ise oyuncunun bu müdahaleyi sadece rolü için değil, kendi kişisel ihtiyacı için de yaptırdığı kabul edilebilir5 . Bu örnekte olduğu gibi hizmetin karma amaçlı edinilmesi halinde kişinin tüketici sayılıp sayılamayacağı noktasını incelemekte fayda vardır. Mesleki veya ticari faaliyet yürüten bir kişinin hizmeti hem mesleği ya da ticari faaliyeti için hem de şahsi yararlanması için edinmesi durumu doktrinde karma amaçlı hizmet edinme olarak tanımlanmaktadır. Muhasebeleştirme açısından alınan hizmetin bütünlük arz etmesi nedeniyle alınan hizmetin tüketici işlemi olamayacağı, hizmet alan kişilerin de tüketici olamayacağı kabul edilmektedir6 .

Burada karma amaçlı malın satın alınması veya hizmet edinilmesi durumunda kişinin tüketici olup olmayacağı konusunda da değinmekte yarar vardır. Ticari işletme işleten veya mesleki bir faaliyet yürüten kişinin, mal veya hizmeti hem işletmesi ya da mesleği için kullanma amaçlı, hem de kişisel kullanımı için edinmesi hali doktrinde karma amaçlı mal veya hizmet edinme olarak ifade edilmektedir. Bu şekilde davranan kişilerin işletmeleri veya mesleki faaliyetleri için yaptığı işlere dair kayıtlarının muhasebe tekniği açısından bir bütünlük arz etmesi nedeniyle yaptıkları işin tüketici işlemi olmadığı, kendilerinin de tüketici olmayacağı kabul edilmektedir7 .

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesinin 1/ı bendi sağlayıcı kavramının tanımını yapmıştır. Bu tanıma göre sağlayıcı; kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade etmektedir.

Sağlık hizmeti almak isteyen tüketici hastaya verilen sağlık hizmetinin tüketici işlemi olduğunu söylemiştik. Bu anlamda, sağlayıcı tanımından hareketle, tüketici hastaya sağlık hizmeti veren kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere gerçek veya tüzel kişiler sağlayıcı olarak kabul edilebilir8 . Hastaya karşı tedavi faaliyetini yerine getirmek için sağlık hizmeti veren bağımsız çalışan hekimler gerçek kişi sağlayıcı olarak adlandırılabilir9 . Tedavi faaliyetini yürüten hekimin bir sağlık kurumunda çalışması durumunda sağlayıcı sıfatı kuruma aittir. Özel hastaneler, ayakta teşhis ve tedavi hizmeti verilen özel sağlık kuruluşları ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait sağlık kuruluşları bu anlamda sağlayıcı sayılmaktadır10 . Belirtmekte fayda vardır ki; kamu kurum ve kuruluşlarına ait hastanelerde kazanç sağlama amacı olmadan, kamu yararı adına verilen sağlık hizmeti sözleşmesel bir ilişki zeminine dayanmadığı durumlarda söz konusu kamu kurum ve kuruluşları, TKHK kapsamında sağlayıcı sayılamaz11 .