Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Uygulamasında Tensip Zaptı

Mustafa AKIN

Bu yazıda, yeni HMK döneminde tensip zaptı düzenlenilmesi gerekip gerekmediği ve düzenlenmesi gerekiyorsa bu tensip zaptının niteliğinin ve içeriğinin ne olması gerektiği irdelenmiş; böylece, gerek hâkimler gerekse davanın tarafları ve de onların vekilleri olan avukatlar yönünden deyim yerinde ise “ilk yol haritası” belirlenmeye gayret edilmiştir. Şüphesiz zaman içinde, özellikle uygulamadaki çalışmalarla bu konuda daha olumlu yol alınabilecektir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Tensip Zaptı

I. GİRİŞ

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), yürürlük tarihi 01.10.2011 olarak kabul edilmiş olup 452 maddeden oluşmaktadır.

HMK birçok yönüyle bilinen ve belli uygulamaları olan bir kanun olarak kabul edilebilir ise de yeni kurumlar, yeni dil ve yeni kavramlar da içermektedir. HMK ile getirilen yeni düzenlemelerin ne olduğu maddelerin gerekçeleri ile açıklanmaya çalışılmış ise de uygulama açısından yetersizdir. Bu arada akademisyenler tarafından yapılan yorumlar belli ölçüde açıklama getirmekte ise de bu aşamada genelde lafza bağlı kalınarak yapılan dar yorumlar niteliğindedir. Elbette zamanla bu konuda akademik çevrelerce daha ayrıntılı çalışmalar yapılacağı muhakkaktır. Doğal olarak her kanun hükmünün gerçek anlamı ve işlevi ise öncelikle bu maddelere karşı hâkimlerin getirdikleri yorum ve bu kuralı nasıl uygulayacaklarının ortaya çıkmasıyla belli olacaktır.

Kanun 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, tahkikat öncesi aşamalarda alınacak kararlar gözetildiğinde tensip zaptının yapılmasının gerekip gerekmeyeceği veya ne şekilde yapılacağı kanunda düzenlenmemiş olduğundan belirsizdir. Zira, HUMK döneminde, davanın açılmasından hüküm verilinceye kadar taraflar aleyhine kesin süre verilmemiş veya deliller hasredilmemiş ise delil gösterilmesi mümkün iken yeni HMK’da her aşamada delil gösterilmesi ve her aşamada delil toplanılması kural olarak mümkün olmaktan çıkarılmıştır. Yine önceki dönemde olduğu gibi tensip zaptı yapılacaksa dilekçelerin karşılıklı verilmesi, ön inceleme ve tahkikat aşamalarının ne şekilde düzenlenebileceği henüz tam olarak yeknesaklaşmamıştır.