Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İsmail Cem (1940 - 2007)

Kitapta izlerini göreceğiniz bu vasıfların başında, onun siyaseti, toplumsal adaletsizliği giderecek bir manivela olarak algılayıp uygulaması geliyor. Son dönemde daha sık ortaya çıkan ‘servet edinmek maksadıyla siyasete girenler’in tersine o servet sahibiyken siyasete giren politikacılar kuşağından… Beni etkileyen ikinci özelliği, aileden tamamen Batılı bir kültür devralmasına rağmen, Cem’in Doğu’yu da merak edip araştırması ve okudukça doğduğu toprakların Doğu’ya basan ayağını da keşfedip siyasal yaşamı boyunca hep bu iki kültürü mezcetmeye çalışması… Descartes kadar Hallac-ı Mansur’a da ilgi duyması… Hem Akis, hem Büyük Doğu dergilerini okuması…”

Can Dündar1

Okuduğumuz kitaplardan, dinlediğimiz hatıralardan, seyrettiğimiz filmlerden ve bizzat kendi hayatımızın deneyimlerinden vardığımız sonuca göre, 40’lı, 50’li yıllarda doğanlar, Türkiye’yi ve hatta dünyayı değiştirmek üzere yola çıkmışlar. ‘Yola çıkmışlar da ne olmuş?’, ‘Âlem yine ol âlem, devran yine ol devran mı’ diyenler çoktur. Ancak, bir mücadele şu ya da bu ölçüde bir iz bırakmamış olabilir mi? Elbette hiç bir iyi niyetli çaba, gayret, fedakârlık boşuna olmamıştır. O kuşağın yanlışlarından bile sonraki kuşaklar dersler çıkarmışlardır. İşte İsmail Cem, ülkemizi, hatta kendi deyimiyle ‘dünyayı’ değiştirmek üzere yola çıkan o şövalye ruhlu gençler kuşağındandı. O dönemde İlahiyat Fakültelerinde bile, teolojik konulardan çok, ‘hızlı kalkınma’, ‘sosyal adalet’, ‘Vietnam Savaşı’ v.s. gibi o yılların meseleleri hararetle tartışılırdı.