Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Baz İstasyonlarının Hukuki Niteliği ve Yargı Kararları Işığında Karşılaşılan Sorunlara İlişkin Çözüm Önerileri

Emre YAVAŞ

Bilgi ve teknoloji çağı olarak adlandırılan günümüz modern dünyasında, insanların günlük yaşamında özgürce ve her an başka insanlarla haberleşmeye geçebilmeleri insanlar için vazgeçilmez bir olgudur. Günümüzde, insanlar arasında iletişimi sağlayan en önemli ve yaygın araç ise cep telefonlarıdır (Dünya genelinde iki milyardan fazla kişinin cep telefonu kullandığı bilinmektedir). Cep telefonları vasıtasıyla yapılan haberleşme ise cep telefonları ile baz istasyonları arasındaki elektromanyetik etkileşim ile gerçekleşmektedir. Görüleceği üzere insanların muhataplarıyla iletişime geçebilmeleri için yaşadığı şehirlerde bunu sağlayan baz istasyonlarının varlığı kaçınılmazdır. Bu günlerde ise yoğun bir şekilde, şehirlerde çokça bulunan baz istasyonlarının varlığı tartışılmaktadır. Bu tartışma genel olarak baz istasyonlarının insan sağlığı üzerindeki etkisi bağlamında olsa da baz istasyonları sorunsalına salt bu yanıyla bakılmamalıdır. Çünkü, yargı kararlarıyla bir yapı olarak tanımlanan ve İmar Kanunu hükümlerine tabi olduğu kabul edilen baz istasyonlarının, kurulması aşamasında insan sağlığına ve çevreye etkisi yanında imar ve planlama karşısındaki durumunun da göz önüne alınması gerekmektedir. Makalede, öncelikle, baz istasyonları hakkında genel bilgi verildikten sonra imar mevzuatı açısından değerlendirme yapılarak yargı kararları ışığı altında çözüm önerisi sunulacaktır.

Baz İstasyonu, Cep Telefonu, İmar Mevzuatı.

GİRİŞ

Bilgi ve teknoloji çağı olarak adlandırılan günümüz modern dünyasında, insanların günlük yaşamında özgürce ve her an başka insanlarla haberleşmeye geçebilmeleri insanlar için vazgeçilmez bir olgudur. Günümüzde, insanlar arasında iletişimi sağlayan en önemli ve yaygın araç ise cep telefonlarıdır (Dünya genelinde iki milyardan fazla kişinin cep telefonu kullandığı bilinmektedir). Cep telefonları vasıtasıyla yapılan haberleşme ise cep telefonları ile baz istasyonları arasındaki elektromanyetik etkileşim ile gerçekleşmektedir. Görüleceği üzere insanların muhataplarıyla iletişime geçebilmeleri için yaşadığı şehirlerde bunu sağlayan baz istasyonlarının varlığı kaçınılmazdır. Bu günlerde ise yoğun bir şekilde, şehirlerde çokça bulunan baz istasyonlarının varlığı tartışılmaktadır. Bu tartışma genel olarak baz istasyonlarının insan sağlığı üzerindeki etkisi bağlamında olsa da baz istasyonları sorunsalına salt bu yanıyla bakılmamalıdır. Çünkü, yargı kararlarıyla bir yapı olarak tanımlanan ve İmar Kanunu hükümlerine tabi olduğu kabul edilen baz istasyonlarının, kurulması aşamasında insan sağlığına ve çevreye etkisi yanında imar ve planlama karşısındaki durumunun da göz önüne alınması gerekmektedir. Makalede, öncelikle, baz istasyonları hakkında genel bilgi verildikten sonra imar mevzuatı açısından değerlendirme yapılarak yargı kararları ışığı altında çözüm önerisi sunulacaktır.

I. BAZ İSTASYONLARININ GENEL DEĞERLENDİRİLMESİ

Günümüzdeki en yaygın haberleşme vasıtası olan cep telefonları ile elektromanyetik etkileşim halinde bulunan baz istasyonları sabit elektronik haberleşme cihazı kapsamındadır. 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun 37’nci maddesine dayanılarak hazırlanan ve 21.4.2011 tarihinde yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmelik baz istasyonlarını da kapsayan elektronik haberleşme cihazını “hücresel mobil sistemlerinin verici, verici/alıcı cihazları ile Radyo-TV vericileri dahil olmak üzere, 10 kHz-60 GHz frekans bandında sabit olarak kurulup çalıştırılan verici, verici/alıcı cihazları ile bir mahalde elektronik haberleşme hizmetini geçici bir süre sunmak için kullanılan mobil verici, verici/alıcı cihazları” olarak tanımlamıştır.1 Haberleşmenin alt yapısı mahiyetindeki baz istasyonları sayesinde dünya ölçeğinde tüm insanlar, her an muhataplarıyla iletişime geçebilmektedir. Mobil telefon olarak da adlandırılan cep telefonları, hücresel ağ sistemi sayesinde iletişime imkân vermektedir. Hücresel ağ haberleşme sistemi olarak adlandırılan bu sistemi kısaca şu şekilde açıklayabiliriz. Mobil (gezgin) telefon sistemlerinde, haberleşmenin yapılacağı alan hücre adı verilen küçük alanlara bölünmüştür. Her hücrenin merkezinde bir baz istasyonu bulunur. Mobil telefonlar haberleşmelerini baz istasyonu üzerinden yaparlar. Baz istasyonları birbirlerine bir ağ yapısı şeklinde bağlıdırlar. Herhangi bir mobil telefondan gelen çağrı isteğinin ilgili kullanıcıya ulaştırılması bu ağ yapısı tarafından gerçekleştirilir. Baz istasyonları, Mobil Anahtarlama Merkezleriyle ve Mobil Anahtarlama Merkezleri birbirleriyle ya kablo ya da yönlü radyolinklerle bağlıdırlar. Mobil telefonlarla baz istasyonları arasındaki iletişim, elektromanyetik dalgalar yoluyla gerçekleştirilmektedir. Baz istasyonları, hücresel haberleşme sistemlerinde merkezi istasyon olarak görev yaparlar. Baz istasyonları olmadan mobil telefonlar iletişim sağlayamazlar. Mobil telefonlar, diğer mobil telefonlarla ve sabit ağ telefonlarıyla baz istasyonları üzerinden görüşme yapabilirler. Bir baz istasyonunun aynı anda hizmet verebileceği görüşme sayısı sınırlıdır. Bu sayı, baz istasyonuna tahsis edilen taşıyıcı frekans sayısıyla doğru orantılıdır. Bir baz istasyonuna tahsis edilebilecek toplam taşıyıcı frekans sayısı ise sınırlıdır. Hücresel yapı ile birbirini etkilemeyecek uzaklıktaki hücrelerdeki baz istasyonlarında aynı taşıyıcı frekanslar tekrar kullanılarak daha çok sayıda kullanıcının şebekeden yararlanabilmesi sağlanır. Özellikle kullanıcı sayısının yüksek olduğu yerlerde daha küçük hücreler oluşturularak şebekenin kapasitesi arttırılır. Bu amaçla, kapsama alanı daha dar olan fakat daha sık aralıklarla baz istasyonları kurulur.2 Ülkemizde, baz istasyonlarının kurulmasına karar vermeye tek yetkili kurum 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu uyarınca Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’dur (Kurum). Baz istasyonları, Kurum tarafından verilen sistem kurma izinlerinde belirtilen bölgelerde ve sayıda kurulmaktadır. Baz istasyonlarının kurulacağı yerleri belirleme ve kuruluş aşamasında Kurum tarafından, Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmelik’in limit değerleri ve güvenlik mesafesi hesabı kullanılmak suretiyle, baz istasyonlarının civarında bulunan insanların sağlıkla, emniyetle bulunabilecekleri güvenli alanlar belirlenmektedir. Yönetmelikte bahsi geçen güvenlik mesafesi de Uluslararası Radyasyondan Koruma Kurulu (IRPA, International Radiation Protection Association) tarafından belirlenen formül üzerinden hesaplanarak bulunur. İşletici ve işletmeciler tarafından, kurulacak baz istasyonu için Yönetmelikte yer alan Sabit Elektronik Haberleşme Cihazı Müracaat Değerlendirme Formu ile Kuruma müracaat edilmektedir. Kurum tarafından, kurulacak baz istasyonu yerinde incelenmek suretiyle kurulması uygun bulunan baz istasyonu için güvenlik sertifikası düzenlenmektedir. Bu sayede, kurulan baz istasyonu mevzuatın aradığı şartları taşımış olmaktadır. Ancak, burada şunu da vurgulamakta yarar var; Kurum veya Kurumun denetim yapmaya izin verdiği firmalar tarafından baz istasyonları kuruluş aşamasından sonra da Yönetmeliğin aradığı standartları taşıyıp taşımadığı noktasında denetime tabi tutulmaktadır. Bu denetim sonrasında standartları taşımadığı anlaşılanlar hakkında Kurum tarafından Yönetmeliğin 23’üncü maddesinde öngörülen idari yaptırımlar uygulanmaktadır (Baz istasyonun faaliyeti durdurulabileceği gibi ilgililer hakkında idari para cezası da verilebilecektir.)

Bir ülkenin gelişmişlik ölçütlerinden biri olarak kabul edilen bilgi ve iletişim teknolojisinde, yaşadığımız yüzyılda önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu sayede insanlar, global bir köy haline gelen dünyada, dünyanın öbür ucundaki bir kimseyle bilgi alışverişinde bulunabildiği gibi haberleşebilmektedirler de. Haberleşme özgürlüğü ve hakkına bu denli alışmış olan insanların bu alışkanlıklarından kolay vazgeçmeleri de düşünülmemektedir. Günümüzde, modern bir şehrin haberleşmede kullanılan en yaygın araç olan cep telefonlarının haberleşme altyapısı olarak nitelendirebileceğimiz baz istasyonları ile donatıldığını görmekteyiz. İşte karşımıza bu günlerde de sıkça tartışılan baz istasyonlarının insan sağlığına olan olumsuz etkisi (baz istasyonlarının insanlarda kansere yol açtığı iddia edilmektedir) çıkmaktadır. Ülkemizde de gündeme getirilen baz istasyonlarının şehirlerdeki meskûn mahalden, yani kişilerin yoğunlukla yaşadıkları yerlerden şehir dışlarına çıkarılması önermesi ne kadar bilimsel geçerliliğe sahiptir. Sağlık konusunda dünya genelinde en yetkin kuruluş olan Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 2006 yılının Mayıs ayında yayımlanan 304 No.lu Bilgi Notunun Sonuçlar kısmında şu değerlendirme yapılmaktadır: “Çok düşük maruz kalma seviyeleri düşünüldüğünde ve bugüne kadar yapılan araştırmalardan toplanan verilere göre, baz istasyonları ve kablosuz ağlardan kaynaklanan düşük seviyeli radyo frekans alanların sağlığa ters etkileri bulunduğuna dair tatmin edici bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır.”3 Mayıs 2010’da cep telefonu kanser ilişkisi, Kasım 2010’da da baz istasyonu-kanser ilişkisi bölümlerinin sunulduğu ve aralarında Almanya, Danimarka, Avustralya, Fransa, Finlandiya, İngiltere, İsrail, İtalya, Japonya, Kanada, Yeni Zelanda, Norveç ve İsveç’in olduğu 13 ülkede 14 bini aşkın kullanıcı üzerinde yapılan Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansının desteğiyle, geniş kapsamlı araştırma yürüten Uluslararası INTERPHONE araştırma raporunda, baz istasyonu maruziyetinin ve cep telefonu kullanımının kanser riskini artırmadığı belirtilmiştir. Bu iki araştırma raporu ile ilgili olarak Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu (TKASK) Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk; her iki araştırmanın da tamamen bilimsel, usulüne uygun yapıldığını, İngiltere’deki sağlık kayıtlarının birçok ülkeye göre güvenli tutulduğunu, araştırmadan önemli bulgular elde edildiğini, bunun tam tersi iddiaların ne olduğuna değil, bilimsel araştırmaların sonuçlarına bakılması gerektiğini, baz istasyonları ve cep telefonlarının kanser yaptığına dair bugüne kadar yapılmış çalışmalarda kuvvetli ve kesin bir kanıtın olmadığını, bu nedenle başta çocuklar ve gençler olmak üzere uzun yıllar cep telefonu kullanacak olan kişileri dikkatli olmaya çağırdığını ve bunun şu anda bir paranoyaya dönüşmemesi gerektiğini, baz istasyonlarının yakınlarında yaşayanlarının da bir paranoyaya kapılmamaları gerektiğini belirtmiştir. Yukarıda verilen örnekler bize, şimdiye kadar baz istasyonlarından kaynaklanan elektromanyetik dalgaların insan sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olduğuna ilişkin bilimsel bulguların elde edilemediğini göstermiştir. Ancak, burada dikkat çekilmesi gereken bir husus var ki o da bu günlerde tartışılan ve çözüm önerisi olarak sunulan baz istasyonlarının şehir dışına çıkarılması hususudur. Öncelikle belirtelim ki hücresel ağ sistemi ile çalışan cep telefonları baz istasyonları ile elektromanyetik etkileşim halindedirler. Bu bağlamda, cep telefonları baz istasyonuna olan uzaklıklarına bağlı olarak çıkış güçlerini otomatik olarak ayarlarlar. Baz istasyonuna en yakın telefon en düşük çıkış gücü ile çalışmakta iken baz istasyonundan uzaklaştıkça cep telefonları çıkış gücünü arttırarak çalışmaktadırlar. Yukarıda ayrıntılı bir şekilde çalışma sistemetiği anlatılan baz istasyonu ve mobil telefon arasındaki uzaklık arttıkça, iletişimin sağlanabilmesi için, hem kulenin hem de mobil telefonların çıkış güçlerinin arttırılması gerekir. İletişimin hücresel yapı kullanılmadan şehir dışına kurulan bir kule ile sağlanacağı bir yapıda, kuleye yakın mesafelerde ve kuleye uzak olan mobil telefonlarda çok yüksek elektromanyetik alan seviyeleri oluşur.4 Baz istasyonları teknik özellikleri gereği düşük çıkış güçlerinde ve hücresel yapıda çalışmaktadırlar. Bu nedenle şehir dışlarına taşınmaları teknik olarak mümkün değildir. Abone sayısına bağlı olarak her geçen gün sayılarının artması teknik bir zorunluluktur. Baz istasyonlarının sayılarının artması çıkış güçlerinin daha da azalması anlamına gelmektedir. Cep telefonları ile yapılan görüşmeler, baz istasyonları ile karşılıklı gönderilen elektromanyetik dalgalarla sağlanmaktadır. O nedenle cep telefonuyla görüşme yaparken baz istasyonu ne kadar yakın olursa gönderilen elektromanyetik dalga o kadar küçük, ne kadar uzak olursa karşılıklı gönderilen elektromanyetik dalga o kadar büyük olmaktadır. Elektromanyetik dalgaların sağlığa zararları da (tam olarak tespit edilmemesine rağmen) büyüklüğü ile doğru orantılıdır.5 Görüleceği üzere tartışmalarda önerildiği gibi baz istasyonları meskûn mahalden şehir dışına çıkarıldığında, cep telefonları daha uzaktaki bir baz istasyonuna ulaşmak için daha fazla güç harcayacaktır. Bu da cep telefonu kullanan kişinin daha fazla elektromanyetik enerjiye maruz kalması anlamına gelmektedir. Bu bağlamda, baz istasyonlarının şehir dışına çıkartılması çözüm değil; bizzat sorun teşkil edecektir. Dolayısıyla, teknolojik imkândan vazgeçemeyen insanların en sağlıklı haberleşmesi için baz istasyonlarının şehirlerde meskûn mahalde yerleştirilmesi gerekmektedir. Ancak, burada da karşımıza şehir içine yerleştirilecek olan baz istasyonlarının imar mevzuatı ve şehir planlaması karşısındaki sorunsalı karşımıza çıkacaktır. Makalenin ikinci bölümünde bu husus irdelenerek verilen yargı kararları ışığında kamuoyu için çözüm önerisi sunulacaktır.