Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sahte Oluşturulan veya Üzerinde Sahtecilik Yapılan Banka veya Kredi Kartını Kullanmak Suretiyle Kendisine veya Başkasına Yarar Sağlama

Benefiting Oneself or Others by Using False Debit or Credit Cards

Cengiz APAYDIN

Bilişim suçlarının en çok işlenen şekli olan banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçları sahte oluşturulan veya sahtecilik yapılan banka veya kredi kartları yoluyla işlenmektedir. Sahte banka veya kredi kartı üretmek, satın almak ya da kabul etmek suç olup, bu şekillerde elde edilmiş kartları veya kart bilgilerini kullanarak yarar sağlanması halinde iki ayrı suç oluşmaktadır. Çünkü bu durumda iki ayrı fiil bulunduğundan fikri içtimadan da söz edilemez. Dolayısıyla her iki fıkrada birbirinden bağımsız iki ayrı suç düzenlenmektedir.

Sahte Kredi Kartının Kötüye Kullanılması, Sahte Kredi Kartı Üretmek, Satın Almak, Başkasına Ait Kredi veya Banka Kartı Bilgilerini Kullanmak, Suçların İçtimaı ve Suçun İşlenme Şekilleri.

False debit or credit card abuse is the most committed type of cybercrimes committed via debit or credit cards produced falsely. In this case, as well as “Producing, purchasing or accepting false debit or credit card” is a crime, “benefiting from the cards or cards’ information obtained falsely crime” should be considered another crime. As there are two different acts, it is not possible to mention joinder of offenses. Therefore, two distinct crimes are regulated in two separate paragraphs of the article.

False Debit or Credit Card Abuse, Producing False Credit Card, Purchasing False Credit Card, Using Information of Debit or Credit Card Belongs to Others, Joinder of Offenses and Forms of Committing Offense.

I. Genel Olarak

Bilişim ortamı ve sistemleri gelişmeye elverişli, yaygın kullanıma sahip ve her yerden erişilebilen açık bir yapıya sahiptir1. Bilişim teknolojinin gelişmesi, değişmesi ve internet kullanımının artarak yaşamın hemen hemen her alanına girerek malların ve hizmetlerin alımında bir ödeme aracı haline gelen banka veya kredi kartı kullanımının yaygınlaşması, beraberinde başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek üretilen, satılan, devredilen, satın alınan veya kabul edilen sahte banka veya kredi kartları kullanılarak yarar elde edilmesi suçunun giderek artmasına neden olmaktadır. Bundan dolayı, sahtecilik yapılan banka veya kredi kartlarının kullanılması suretiyle yarar sağlamak cezalandırılmak suretiyle, sahte banka veya kredi kartlarının piyasadaki dolaşımının cezalandırılması büyük önem arz etmektedir. Yasayla, sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlama eylemi cezai yaptırıma bağlanmıştır.

Çağımızda teknoloji ve internet kullanımının artması sonucu siber suçların sayısı ve nitelikleri hızla değişmektedir. Sahte olarak oluşturulan banka veya kredi kartlarını kullanarak haksız yarar sağlama suçu hızla değişen ve gelişen teknoloji ile birlikte kanuni düzenlemelerin ötesinde sınır ve mekân gözetmeksizin öngörülemeyen bir şekilde yaygınlaşmaktadır. Modern hayat ekonomik, kültürel, sosyal ve teknik olarak birbiriyle ilişki içerisindedir. Banka veya kredi kartları suçlarının önlenebilmesi ve cezalandırılabilmesi için etkin ve verimli bir ceza politikası oluşturulması gerekmektedir. Ancak bu politikanın oluşturulmasında, banka veya finans kuruluşlarına, güvenli kart üretme ve güvenli kullanım için gerekli önleyici tedbirleri alma konusunda büyük görevler düşmektedir. Bilişim teknolojisindeki hızlı gelişme bilişim sistemlerinin çeşidini ve kullanım sayısını artırmakta olup, beraberinde değişik yöntemlerle işlenebilen bu tarz suç tiplerini de ortaya koymaktadır.

TCK’nın 245’inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki düzenlemeyi, aynı maddenin birinci fıkrasındaki düzenlemeden ayıran husus sahtecilik olgusudur. Fıkraya göre, kartlar, ya tamamen sahte olarak oluşturulabilirler ya da gerçek olan bir karta eklemeler veya değişiklikler yapılarak (örneğin; resim, manyetik şerit, isim değiştirmek gibi) sahteleştirilirler2 . Diğer bir ifadeyle, üçüncü fıkradaki hareket sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartının kullanılmasıdır. Fıkradaki suç birden fazla hareketli bir suçtur. Kartın sahte olarak üretilmesiyle birlikte hareket iki alt unsurun gerçekleşmesiyle tamamlanmaktadır Birinci alt unsur sonuçta kartın kullanılmış olması; ikinci alt unsur ise failin kendisine veya başkasına yarar sağlamasıdır3 . Klasik sahtekârlık suçlarında, sahtekarlık fiilleri belgelerde gerçekleştirildiği halde, burada banka veya kredi kartları üzerinde gerçekleştirilmektedir4 . Türk Ceza Kanunu m.245/2’de düzenlenen suç, özel bir sahtecilik suçu niteliğinde bir fiildir5 .

Suçun oluşması için ilk şart, banka veya kredi kartının sahte olarak üretilmiş veya üzerinde sahtecilik yapılmış olmasıdır. Bu sahtecilik ikinci fıkrada düzenlendiği şekilde bir sahtecilik olabileceği gibi, bir banka hesabıyla ilişkilendirilmemiş bir kart üzerinde yapılan bir sahtecilik de olabilir. Başka bir deyişle, kullanılan kartın bir hesapla ilişkilendirilerek oluşturulan bir kart olması ile hesapla ilişkilendirilmeden tamamen sahte bir şekilde oluşturulmuş bir kart olması arasında fark yoktur6 . Hüküm tali bir norm olup, eğer fiil başka bir suçu oluşturursa (örneğin, nitelikli dolandırıcılık) fail TCK m.245/3’teki düzenlemeden değil, asıl normdan cezalandırılacaktır.

II. Suçla Korunan Hukuki Değer

TCK’nın 245’inci maddesinin gerekçesinde; “Madde, banka veya kredi kartlarının hukuka aykırı olarak kullanılması suretiyle bankaların veya kredi sahiplerinin zarara sokulmasını, bu yolla çıkar sağlanmasını önlemek ve failleri cezalandırmak amacıyla kaleme alınmıştır” ifadesi yer almaktadır. Buna göre, bu suç ile hırsızlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve sahtecilik suçlarının kredi kartları kullanılarak işlenmiş hali düzenleme altına alınmak istenmiştir7 . Diğer bir ifadeyle, hırsızlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve sahtecilik suçlarıyla korunmak istenen hukuki değerler TCK m.245 ile de korunmaktadır. Hırsızlık suçuyla kişilerin malvarlığı, güveni kötüye kullanma suçuyla ise devlet tarafından verilen güvence ile belgelere olan güven korunmak istenmektedir8 .

TCK’nın 245’inci maddesiyle korunan hukuki değer, birden fazla hukuki varlığı ve menfaati ihlal ettiği için karma9 bir nitelik göstermesine rağmen, suçla korunan hukuki değerler arasında en baskın olanın kişinin malvarlığı olduğu doktrinde en fazla kabul gören görüştür10 . Ancak düzenlemenin TCK’daki yeri konusu da tartışılmaktadır.

Doktrinde bir grup yazara göre, TCK’nın 245’inci maddesinin “Bilişim Alanında Suçlar” başlıklı bölüm altında düzenlenmesinin yanlış olduğu, bu suçla korunan hukuki değer gözetildiğinde TCK’nın onuncu bölümünde (TCK m.141-170) malvarlığına karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir11 . Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçlarının koruduğu hukuksal değer bireyin malvarlığı olmasına rağmen bu suçlar malvarlığına karşı suçlar bölümünde değil, bilişim alanında suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Bu düzenleme şekli ise, Yasanın sistematiğine aykırı olduğu için değiştirilmeli ve bu suçlar "Malvarlığına Karşı Suçlar" başlıklı bölümde düzenlenmelidir. Nitekim 19.12.2006 günlü Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, 5560 sayılı Yasanın 11’inci maddesiyle, 5237 sayılı TCK'nın 245’inci maddesine eklenen, "Birinci fıkra kapsamına giren fiillerle ilgili olarak bu Kanunun malvarlığına karşı suçlara ilişkin etkin pişmanlık hükümleri uygulanır" hükmüne yer verilmesi suretiyle, bir anlamda 5237 sayılı TCK'da da kredi kartının kötüye kullanılması suçlarının malvarlığına karşı işlenen bir suç olduğu açık bir şekilde vurgulanmak istenmiştir12 . Gerçekten bu suç TCK'nın İkinci Kitabının “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı Üçüncü Kısmının “Bilişim Alanında Suçlar” başlıklı Onuncu Bölümünde düzenlenmektedir. Böylece, bir yandan söz konusu suçun "topluma karşı" bir suç olduğu kabul edilirken, diğer yandan "bilişim suçu " olduğu da kabul edilmiş olmaktadır. Bu durumda korunan hukuki değerin kamu güveni ve bilişim alanı olduğu söylenebilir. Ancak, hem madde içeriği hem gerekçesi, hükmün bilişim alanı ile doğrudan bir ilgisinin olmadığını ortaya koymaktadır. Bu yönüyle, hükmün düzenlendiği yerin gözden geçirilmesinin yerinde olacağı söylenebilir. Ancak söz konusu suçun/suçların temel özelliğinin bu suçun ya da suçların bilişim sistemine karşı ya da bilişim sistemleri araç kılınmak suretiyle işlendiği ifade edilmelidir13 .

Doktrinde bir grup yazara göre ise, 5237 sayılı TCK’nın 245’inci maddesi ve gerekçesi, 765 sayılı TCK’nın 525/b.2 düzenlemesi ve daha önce sözü edilen Yargıtay CGK’nın 2001 tarihli kararı göz ününe alındığında, maddenin bilişim alanındaki suçlar bölümünde düzenlenmesi doğru bir tercih olarak görünmektedir14 . TCK’nın 245’inci maddesindeki suçlarla, kişinin malvarlığı korunduğundan kuşku yoktur. Ancak, bir taraftan mal veya hizmet alış verişinde banka veya kredi kartı kullanımını bankacılık hizmetlerinin güvenle, hızlı bir şekilde yapılması ve dolaysıyla da, ekonomik yapının sağlıklı işlemesi korunmak istenmektedir. TCK’nın 245’inci maddesindeki suçlar, bilişim sistemleri aracılığıyla çalışan banka ve kredi kartları ile ilgilidir. Burada işlenen suçlar, bilişim suçlar içerisindedir. Bu nedenle, TCK’daki yeri de oldukça isabetlidir15 .

Doktrinde bir diğer grup yazara göre ise, Ceza Kanunumuzun 245’inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen sahte banka veya kredi kartı üretmek, satmak, devretmek, atın almak veya kabul etmek suçuyla korunan hukuki değer, ödeme aracı olarak kullanılan banka veya kredi kartlarının işlerliği ve güvenilirliğidir16 . Bu suçla, aynı zamanda sahte kartların piyasada kullanılmasının önlenilmesi suretiyle, bu kartların doğruluğuna olan güven de korunmaktadır17 .

Kanaatimizce de TCK’nın 245’inci maddesinin düzenlendiği yer açısından bir yanlışlık bulunmamaktadır. Bu suçla korunan hukuki değer birden fazla olup, hem mal varlığı hem ticari yaşamı içine alan kamu düzeni ve güvenliği olup, bu yönüyle karma niteliklidir. TCK m.245 ile malvarlığı ve bilişim alanı ile bu hukuki değerlerin güvenliği korunmaktadır. Banka veya kredi kartlarıyla yapılan işlemler işleyiş şekli olarak bilişim sistemlerinin alanının konusuna dâhildir. Diğer bir ifadeyle, kart sahibinin malvarlığında meydana gelen azalma, bilişim alanında gerçekleştirilen bir eylem sonucunda olmaktadır. Bilgisayar sisteminde bir aksaklık olduğunda, söz konusu kartlarla işlem yapılamamakta ya da hak sahibi olmayan kimseler tarafından yapılmaktadır. Dolayısıyla bu suçlarla, bilişim sistemleri alanında yapılacak bir işlem aracılığıyla gerçek kişinin veya tüzel kişinin malvarlığı üzerindeki haksız azalma fiilini gerçekleştiren kişi ya da kişiler cezalandırılmak istenmektedir. Bu suçlarla, yalnız kişilerin ya da tüzel kişilerin malvarlığı değil; bankacılık sistemi, dolayısıyla ticari yaşam, kamu düzeni ve güvenliği ile bilişim alanı da korunmak istenmiştir. Gerçek bir hesap sahibi ile ilişkilendirilerek üretilen sahte bir banka veya kredi kartı ile bu suçlar işlendiğinde gerçek veya tüzel kişilerin bu bilişim sistemlerine olan güveni zedelenecek, kart kullanımı azalacak, bu durum ise, gerek ticari yaşamı gerek bankacılık sistemini etkileyecektir18 . Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu da verdiği bir kararda, bu suçun hukuki yararının “malvarlığına karşı işlenen suçların özel bir şekli olduğunu” ifade ederek, bu suçlarla korunan hukuksal değerlerin karma nitelikte olduğunu belirtmiştir19 . Özetle bu suç tipi ile gerçek veya tüzel kişilerin bilişim alanı kullanılmak suretiyle malvarlığına zarar verilmesinin önlenmesi amaçlanmaktadır. Dolayısıyla kanunkoyucu, kişinin malvarlığının bir başkası tarafından haksız olarak zarara uğratılmasında araç olarak kullanılan, bir bilişim sistemine bağlı olarak çalışan ve bu sisteme ait bir faaliyet sonucunda işlerlik kazanan banka veya kredi kartlarına duyulan güveni korumak ve kişilerin malvarlığı değerlerine zarar gelmesini önlemek amacıyla bu suç tipini özel olarak düzenlemiştir.

Nitekim, TCK m.245/3’te de tıpkı aynı maddenin birinci ve ikinci fıkralarındaki gibi, bir bilişim sistemine bağlı olarak çalışan ve temelinde bir bilişim faaliyetinin sonucu olarak işlerlik kazanan banka ve kredi kartlarıyla işlenen bir davranış suç haline getirilmiştir. Maddenin üçüncü fıkrasıyla, bilişim alanının güvenliği ve bu kartların kullanılması suretiyle elde edilmek istenen yarar açısından kişilerin malvarlığı ile bilişim alanları korunması ve işlerlik kazanılması istenilmektedir. Bu suç, birden fazla hukuksal değerin korunması amacına yönelik olmasına rağmen, bilişim sistemi kullanılmaksızın işlenemeyeceği gibi; bilişim sistemine karşı da işlenen bir suç olduğu yönünde bir çıkarımla, kanunkoyucunun bilişim sistemine duyulan güveni koruma amacına yönelik olarak bu suçu düzenlediği söylenebilecektir.

III. Suçun Unsurları

Suçun maddi unsurları netice ve illiyet bağını içine alan eylem, fail, mağdur, suçun konusu ve suça etki eden sebeplerden oluşmaktadır.