Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Devlet Yardımları ve Komisyon’un Yaklaşımı: Vaka İncelemesi “Mercedes-Benz”

M. Fevzi TOKSOY

AB Komisyonu’nun iktisadi alandaki faaliyetlerinin en önemli ayağını Topluluk Rekabet Politikası’nın oluşturduğu şüphesizdir. Bu faaliyetlerin temelinde ise, Antlaşma’da da Topluluğun temel iktisadi prensibi olarak belirtilen “rekabetin kısıtlanmadığı açık bir pazar ekonomisi”nin kusursuz bir şekilde hayata geçirilmesi hedefi yatmakta1.

Bu hedef doğrultusunda şekillenen Topluluk rekabet politikasının ana unsurlarından biri de devlet yardımlarının kontrolüdür. Nitekim, Topluluk kapsamında kontrolsüz ve kuralsız olarak verilen devlet yardımlarının, kaynakların etkin dağılımını -iç pazarın oluşumunu tehdit edebilecek boyutlarda- engelleyeceği ve doğal olarak rekabeti kısıtlayıcı etkiler doğuracağı açıktır. Gerçekten de, kontrolsüz bir şekilde verilen devlet yardımları bir taraftan ekonomiyi gizli gizli tembelleştirip zayıflatırken, diğer taraftan da teşebbüslerin faaliyetlerini etkinleştirme eğilimini ve isteğini olumsuz yönde etkilemekte. Bu da bir anlamda, kaynaklarını etkin olarak değerlendiremeyen teşebbüslerin, kendilerinden daha etkin diğer teşebbüsler sayesinde ayakta kalması sonucunu doğurmakta. Avrupa Birliği ve Avrupa Ekonomik Alanı’nda geçerli devlet yardımı kontrol sistemi ise bu olumsuzlukların önüne geçmeyi amaçlamakta.

Devlet yardımlarının kontrolü ve takibinin tek amacının AB sanayisinin rekabet gücünü arttırmak olmadığı da açıktır. Güçlü bir kontrol mekanizmasının Birlik’teki bölgesel farklılıkları en aza indireceği ve devlet kaynaklarının Birlik boyutundaki dağılımını adilleştireceği açıktır. Avrupa Birliği’nde işgücünün dolaşım oranının düşüklüğü, bölgesel kutuplaşma ve bu kutuplaşmanın yaratacağı ekonomik ve (dolayısıyla) sosyal olumsuzlukları da beraberinde getirmekte. Bu kapsamda, devlet yardımlarının takibi ve kontrolü ile, bu bölgesel farklılıkların yaratacağı istikrarsızlıkların önlenmesine de çalışılmaktadır.