Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Fatih Sultan Mehmet’in Hekimleri

Abdullah DEMİR

Fatih Medreseleri'nde akli ve nakli ilimler birlikte öğretilmekteydi. Yani dini ilimlerin yanında matematik, felsefe, tıp gibi akli ilimler de okutuluyordu. Bu dönemde tıp alanında çok önemli çalışmalar yapıldı. Bu dönemde dünya çapında tanınmış pek çok hekim yetişmiştir. Şerefeddin Sabuncuoğlu, Altuncızade, aynı zamanda tarihçi olan Şirvanlı Şükrullah, Hoca Ataullah, Hekim Lari, Ahi Çelebi bunlardan bazılarıdır.1

Fatih'in çevresinde Rum, İtalyan, Yahudilerden gayrimüslim bilim adamları da bulunuyordu. Yahudi bilim adamları, tutucu Katolikler ve ırkçılık taraftarlarının çalışmaları ile İtalya ve İspanya'dan kovulmuşlardı. Fatih, İspanya ve İtalya'dan kovulan bu bilim adamlarına ülkesini açmıştı. İtalya'da kaçan ve Müslüman olduktan sonra Yakup Paşa ismini alan Maestro Jacobo ile İspanyalı Ephraim b. Sandschi Yahudi doktorlar bunlardandır.

Fatih Sultan Mehmet Müslüman ve gayrimüslim bilim adamlarını danışmanı olarak istihdam etmekte, onlardan ihtiyaç duyduğu konularda ders almaktaydı. Bu bilim adamlarından doktor olanlar aynı zamanda Fatih'in özel doktorluğu görevini de yapmaktaydı. Aşağıda Fatih Sultan Mehmet'in özel doktorluğunu yapan bilim adamlarını kısaca tanıtmaya çalışacağız.

Hamideddin el-Lari

Fatih Sultan Mehmet'in doktorlarından birisi olan Hamideddin el-Lari, Laristanlı olup Acem Hamideddin el-Lari olarak bilinir. Fatih'in son seferindeki rahatsızlığı sırasında ilk tedaviyi uygulamış, ancak tedavisi başarısız olmuştu. Bu sebeple Fatih'i zehirlediği iddia edilenler arasında onun da adı geçmektedir. Buna göre Hekim Lari istemeden veya kasıtlı olarak Fatih'e yanlış ilaç vermiş ve ölümüne sebep olmuştur.2 Bu şekilde zehirlenme iddiasını ortaya atan Babinger herhangi bir delil getirmemekte, tahminini ifade etmektedir.

Aşıkpaşazade, tarihinde Fatih'in ölümünü anlattığı yerde Hekim Lari'nin ve diğer doktorların müdahalesini aşağıdaki cümlelerle anlatmaktadır:

"Sultan Mehmet Han Gazi'nin ömrü elli bir yıl oldu. Babasının ölümünde 17 yaşındaydı. Bunun dahi otuz dört yıl hutbesi okundu. Ölümüne sebep ayağında zahmeti vardı. Doktorlar tedaviden aciz kaldılar. Nihayet doktorlar bir araya toplandılar. İttifak ettiler, ayağından kan aldılar. Zahmet daha ziyade oldu. Sonra şarab-ı fâriğ verdiler. Nihayet rahmet-i Rahman’a kavuştu"3

Burada Hekim Lari'nin tedavi amacıyla Fatih'e verdiği şarab-ı fariğ'in zehir olduğu iddia edilmiştir. Halbuki şarab-ı fariğ, son çare olarak hastaya içirilen ancak fayda vermeyen ilaç anlamına gelmektedir.

Yakup Paşa

Venedikli bir Yahudi olup ihtida eden Yakup Paşa, Fatih Sultan Mehmet'in doktorlarından ve danışmanlarındandır. Fatih Sultan Mehmet'in son seferi sırasında zehirlendiği iddialarında Yakup Paşa'nın da adı geçmektedir. Yılmaz Öztuna, Yakup Paşa'nın padişahı zehirlediğini ve Fatih'in vefatından sonra askerlerin de Yakup Paşa'yı linç ettiklerini ileri sürmektedir.

Bundan önce Venedik, Fatih'i zehirlemek için 14 suikast düzenlemiş, ancak başarılı olamamıştı. Son suikast teşebbüsü ise Yakup Paşa tarafından yapılmış ve başarılı olmuştu. Fatih'in vefat haberi Venedik'e 16 gün sonra ulaşmış, günlerce şenlikler yapılmış, toplar atılmıştı. Papa bütün Avrupa kiliselerinde 3 gün 3 gece çanlar çalınıp şükür ayini yapılmasını emretmişti.4

O dönemlerde yaşayan Osmanlı tarihçileri Fatih'in zehirlendiği ile ilgili herhangi bir bilgi vermemektedir. Tursun Bey, Neşri, Kemalpaşazade, Hocazade, İdris-i Bitlisi gibi tarihçiler Fatih Sultan Mehmet'in nikris hastalığı sebebi ile rahatsızlığının artması sonucu vefat ettiği söylemekte, zehirlemeden bahsetmemektedir.5