Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sanayi ve Bilgi Toplumlarında Rekabet Ekonomisi

Timuçin YALÇINKAYA

1765 yılında buhar ekonomisinin keşfedilmesiyle gerçekleşen Sanayi Devrimi, Merkantilizm’le başlayan değişim sürecine hız kazandıran temel bir yapı taşı olmuştur. Geleneksel toplum yapısının kırılmaya başlamasıyla birlikte yeni oluşumların gündeme gelmesi, Sanayi Devrimi’yle daha keskin bir hâl almıştır. Bu bakımdan hem iktisat biliminin oluşmasında hem de dünya tarihinde, buhar makinesinin keşfinin özel bir yeri olmuştur. Ekonomik, sosyal, politik ve kültürel alanlarda yeni yapılar ortaya çıkmaya başlamıştır. Toplumsal sistemdeki tüm değişimlerin ana özelliği ise dışa dönük bir dünya görüşüyle belirmeleridir. İnsanlar, ihtiyaçlarını karşılamak ya da mallarını satmak üzere başka ülkelere yönelmişler; diğer bölge ya da ülkelerdeki insanlarla iletişim kurma yollarını aramışlar; demokrasi anlayışının gelişmesiyle farklı fikirleri taşıyanlar da ülke yönetiminde söz sahibi olmuşlar ve yeni bakış açıları, çok seslilik, çok renklilik gündeme oturmaya başlamıştır. Geleneksel toplumun bu şekilde aşılmaya başlaması ve yeni bir toplum yapısının ortaya çıkmasıyla birlikte, yeni yapıya yön veren temel değişkenin Sanayi Devrimi olması, yeni bir kimlik kazanan toplumun, sanayi toplumu olarak anılmasına sebep olmuştur.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra, özellikle de 1980’li yıllarla birlikte yaşanan değişimlerin etkisiyle, toplumsal sistem yeni bir kabuğa bürünmeye başlamıştır. Bu değişimlerin özünde ise iletişim teknolojilerindeki ilerlemelerin payı büyüktür. Yeni ürünlerin, yeni sektörlerin, yeni ekonomi politikalarının belirmesi, sosyal sınıflar arasında uzlaşma arayışlarının görülmesi, farklı sınıflardan olanların da ülke yönetimine katılabilmesi gibi pek çok değişim göze çarpmıştır. Bu yeni toplum yapısının, bilgi üretimi, aktarımı ve kullanımı temelli olmasının etkisiyle sanayi toplumunun değişen çehresi, bu kez bilgi toplumu kavramıyla isimlendirilmiştir. Bu bağlamda dikkat edilmesi gereken noktalardan biri, sanayi toplumunun yapılarına karşın, bilgi toplumunda sürekli ve hızla yenilenen bir sürecin söz konusu olmasıdır.

Toplumsal sistemin bu şekilde geçirdiği dönüşümler, ekonomik sistem tercihini etkileyen piyasaların ele alınışı ve piyasaların niteliğini belirleyen rekabet anlayışında da belli değişimleri beraberinde getirmiştir. Kapitalist, sosyalist ya da karma ekonomik sistem tercihi yapıldığının dile getirilmesi önemli değildir; önemli olan, piyasaların hep var olduğu ve piyasalara ilişkin düzenlemelerin ve rekabet fikrinin nasıl ele alındığı ile ilgilidir.