Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yabancı Unsurlu Akitlerde Hukuk Seçimine Dair Meseleler (5718 sayılı MÖHUK m.24 ile Milletlerarası Ticari Sözleşmelerde Hukuk Seçimine Dair İlkeler Kapsamında)

Choice of Law on Contracts With Foreign Elements (In the scope of Article 24 of Act 5718 and Principles on Choice of Law in
International Commercial Contracts)

Gözde MURTAZ

Yabancı unsurlu akitlerde, tarafların sözleşmeye uygulanacak hukuku tayin etmelerine “hukuk seçimi” adı verilmektedir. Türk hukukunda 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun m.24 ile hukuk seçimi düzenlenmektedir. Konuya dair milletlerarası nitelikli pek çok düzenleme de bulunmaktadır. Bunlardan en günceli 19 Mart 2015 tarihli Milletlerarası Ticari Sözleşmelerde Hukuk Seçimine dair La Haye İlkeleridir (La Haye İlkeleri). Bu çalışmada, m.24 ile hukuk seçimine dair genel kabulü ortaya koyan La Haye İlkeleri karşılaştırılmış, böylece mevzuattaki aksaklıklar ve uygulamaya dair sorunlar ortaya koyulmuştur.

Milletlerarası Özel Hukuk Sözleşmesi, La Haye İlkeleri, Hukuk Seçimi, Kamu Düzeni, Doğrudan Uygulanan Kurallar.

In contracts with foreign elements, it is termed as “choice of law” for contracting parties to choose the law to be applied to the contracts with foreign elements. The choice of law is regulated in Article 24 of Turkish International Private and Procedural Law (Act No.5718) in Turkish Law. There are also many international regulations related to this topic. The most recent of these is 19 March 2015-dated the Hague Principles on Choice of Law in International Commercial Contracts (Hague Principles). In this study, Art.24 is compared with Hague Principles which indicates general acceptance on choice of law. Thus, the flaws in the legislation and the issues in practice, is put forward.

International Private Contracts, Hague Principles, Choice of Law, Public Ordre, Overriding Mondatory Rules.

GİRİŞ

Günümüzde tüm çağdaş hukuk sistemlerinde, irade muhtariyeti ilkesi esas alınarak, sözleşmeye uygulanacak hukukun taraflarca serbestçe kararlaştırılmasına imkân tanınmaktadır. Hukuk seçimi ile taraflar, akdettikleri sözleşmenin kuruluşu ve geçerliliği ile sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerini belirli bir hukuka tabi kılmaktadır. Bu sebeple de taraflarca yapılacak hukuk seçiminin birtakım usul ve şartlara bağlanması ihtiyacı doğmuştur. Böylece, tarafların hukuk seçimine dair düzenlemeler, hem millî hem de milletlerarası nitelikli hukuki metinlerde yerini almıştır.

Bu çalışmada, yabancı unsurlu akitlerde hukuk seçimi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun1 un (MÖHUK) ilgili hükümleri çerçevesinde, hukuk seçiminin kapsam ve mahiyeti ortaya koyulmuştur. Bu doğrultuda, seçimin yapılışı, geçerliliği, zamanı gibi seçime dair temel konular ele alınarak kavram açıklanmıştır. Ayrıca, devletlerin getirdiği koruyucu mekanizmalardan kaynaklanan sorunlar, sosyal içerikli sözleşmeler, kamu düzeni ve doğrudan uygulanan kurallar kavramları ile bunların hukuk seçimine etkisi bakımından ele alınmıştır.

Bu çerçevede çalışmada, her ne kadar bağlayıcı olmasa da konuya dair en son tarihli düzenleme olması ve hukuk seçimi hakkında temel ilkeleri ortaya koyması bakımından taşıdığı önem sebebiyle 19 Mart 2015 tarihinde La Haye Konferansında kabul edilen Milletlerarası Ticari Sözleşmelerde Hukuk Seçimine dair La Haye İlkelerine (Hague Principles on Choice of Law in International Commercial Contracts) yer verilmiş ve anılan İlkeler, MÖHUK’un ilgili hükümleri ve Türk doktrininde yer alan konuya ilişkin görüşler ile kıyaslanmıştır.

I. YABANCI UNSURLU AKİTLERE UYGULANACAK HUKUKUN TARAFLARCA SEÇİMİ

Hukuk seçimi, sözleşmeler hukukundaki irade muhtariyeti prensibinin milletlerarası özel hukuktaki yansıması olarak kabul edilmektedir2 . Milletlerarası özel hukukta tarafların akdettikleri sözleşmeyi belirli bir ülke hukukuna tabi kılma yetkisi olarak tanımlanan hukuk seçimi ile taraflar, sözleşmeye uygulanacak hukuku serbestçe kararlaştırmaktadır3 .

Türk hukuk sisteminde yabancı unsurlu akitlerde hukuk seçimi, MÖHUK’un “Sözleşmeden doğan borç ilişkilerinde uygulanacak hukuk” başlıklı 24’üncü maddesinde dört fıkra halinde düzenlenmiştir. Maddenin ilk üç fıkrasında hukuk seçiminin mahiyeti, uygulama alanı ve zamanı hakkında düzenlemeler yer almakta iken, dördüncü ve son fıkrasında hukuk seçimi yapılmaması durumunda sözleşmeye uygulanacak hukuk tayin edilmektedir.

Birleşmiş Milletler Milletlerarası Ticaret Hukuku Komisyonu (UNCITRAL)4 ve Milletlerarası Ticaret Odası (ICC)5 tarafından da benimsendiği açıklanan 19 Mart 2015 tarihinde La Haye Konferansı6 tarafından kabul edilen “Milletlerarası Ticari Sözleşmelerde Hukuk Seçimine dair La Haye İlkeleri” (La Haye İlkeleri) de bağlayıcı olmamakla birlikte, tarafların hukuk seçimine dair on iki maddeden oluşan ilkesel düzenlemeler içermektedir7 . Başlangıç hükümlerinde de bu durum açıkça ortaya koyulmakta, İlkelerin, milletlerarası ticari sözleşmelerde hukuk seçimine dair genel prensipleri içerdiği belirtilmektedir. Ayrıca La Haye İlkelerinin millî, milletlerarası veya milletlerüstü düzenlemeler için model olarak kullanılmasının ya da yorumlayıcı, tamamlayıcı ve geliştirici kurallar olarak mahkeme veya hakem heyeti tarafından başvurulmasının da mümkün olduğu vurgulanmaktadır.

MÖHUK m.24 ile La Haye İlkeleri arasındaki ilk ayrım, hukuk seçiminin uygulama alanı konusundadır. MÖHUK m.24/1’in “Sözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri hukuka tabidir.” hükmü uyarınca, hukuk seçiminin yalnızca sözleşmeden doğan borç ilişkileri ile sınırlandırıldığı sonucuna varılmaktadır. Ancak, maddede “sözleşmeden doğan borç ilişkisi” kavramının kapsam ve mahiyetine dair herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte, yalnızca borç doğuran sözleşmelerin değil, ayrıca var olan borç ilişkisinde değişiklik yapan ve borcu sona erdiren sözleşmeler ile alacağın devri ve borcun nakli sözleşmelerinin de bu kapsamda değerlendirileceği ve hukuk seçimine konu olabileceği açıktır8 .

Benzer sınırlama La Haye İlkelerinde de yapılmakla birlikte, hukuk seçiminin uygulama alanının MÖHUK’a nazaran daha sınırlı tutulduğu görülmektedir. Zira, La Haye İlkelerinin “İlkelerin kapsamı” başlıklı birinci maddesinin birinci fıkrasında İlkelerin, yalnızca “tarafların her biri için ticari iş niteliğinde olan milletlerarası sözleşmelerde” hukuk seçimi söz konusu olduğunda uygulanacağı belirtilmektedir. Bununla birlikte, metinde “milletlerarası ticari sözleşme” tabiri kullanılmaktan bilinçli olarak kaçınılmış, bu kavramın ülkeye göre değişiklik göstermesi sebebiyle ortaya çıkabilecek sorunlar engellenmeye çalışılmıştır9 . İlkelerin uygulama alanının bu tür sözleşmeler ile sınırlandırılmasının sebebi, İlkelerin temelini oluşturan taraf bağımsızlığının kötüye kullanılması durumunun her iki tarafın ticari saikle hareket ettiği sözleşmelerde diğer sözleşmelere göre daha az mümkün olmasıdır10 .