Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Meclis-i Mebusan’da
 Mizah Konusunda Mizahi Bir Tartışma

Remzi ÖZMEN

Giriş

Bizdeki tartışmaların, hem tavır hem içerik açısından ne kadar değiştiği noktasında güzel bir örnek var elimizde…

Mizahın ve mizah yayıncılığının her zaman bir “sorun” olduğu kesindir; her konuda olduğu gibi, mizah üzerine görüşler de -kabul edilebilirden saçmalığa uzanır biçimde- oldukça farklı ve ilgi çekicidir. I. Meşrutiyet’in ilanından sonra toplanan ilk Meclis-i Mebusan (Heyet-i Mebusan) için de geçerlidir bu durum. En iyisi, 8’inci maddesinin “memalik-i Osmaniye’de mizaha mahsus gazetelerin memnu olduğu” hükmünü içeren yeni matbuat nizamnamesinin görüşüldüğü tartışmaların bir bölümünü izleyelim (siyah olarak yapılan vurgular bana ait):

Alıntı

“Rasim Bey: Memalik-i sairede mugayir-i edep olmayan mizah gazeteleri bulunduğu için, burada da bulunmasına ruhsat verilmedi.

Hüdaverdi Efendi: Londra’da, Paris’te, Berlin’de hâsılı her yerde bu gazeteler vardır. Bunlar hisse alacak bir yolda nükteli şeyler yazarak halkı terbiye ederler.

Astarcılar Kethüdası Ahmet Efendi: Bizim terbiyemiz gazetelere kaldıysa vay halimize. Biz gazete terbiyesini istemeyiz.

Macit Bey (Matbuat-ı Dahiliye Müdürü): Mizah gazeteleri lüzumsuz ve faydasız olduğu gibi mazarratı da vardır… Vakıâ Avrupa’da mizah gazeteleri var diyorlar. Biz onları taklide mecbur değiliz. Biz Avrupa’nın tüccarından istifade etmeliyiz. Bakalım Avrupa’nın ukâlası, hükeması bu mizah gazetelerinden memnun mudur? Benim âcizane bilişime göre, memnun değillerdir… Böyle şeyler terbiye-i siyasiyeyi bozar. Terbiye-i diniyeyi bile bozar.

Hasan Fehmi Efendi: Şimdiye kadar neşrolunan mizah gazetelerini nazar-ı tetkike alalım. Bunlardan ne mazarrat hasıl oldu. Amma birisi birkaç defa yolsuz madde yazmış, o da cezasını çekmiştir. İnsan bir tüfek atarsa birisini öldürebilir. Amma, böyle bir mahzur olduğu için tüfeğin vücudunu kaldıramayız. Pek çok zevat vardır ki, ciddi gazete okumaz da mizah gazetesi okur. Eğer mizah gazeteleri başka memalikte bulunmasalar bile bunları biz kendimiz yapmalıyız. Bunların çocuklar için dahi faydası vardır. Her vakit ciddiyat ile uğraşmaktan tabiate yorgunluk gelir. Bunların tuhaf tuhaf fıkraları çocuklara talim-i huruf için medar olur… Bazılarının yolsuzluğuna bakıp da cümlesini fena görmek lâzım gelmez… Matbuat ne kadar ne kadar serbest olursa o kadar fayda hâsıl edeceğine hiç şüphe etmemelidir.

Solidi Efendi: Mizah gazetelerinin lüzumu malûmdur, müsellemdir. Ciddi gazeteler icat olunmaksızın mizah gazeteleri icat olunmuştur. Dünyada komedya ve mizah kalkarsa fenalığı tepelemek için elimizde bir silah kalmaz… Yolunda, nizamında gitmek şartile mizahın hizmeti büyüktür.

Kozanlı Mustafa Efendi: Bizim şeriatimizde bunlara dair bahis vardır. Bunlar şer’an memnudur.

Sebuh Efendi: Bunların mazarratı yoktur… Zaten burada biz menedecek olsak yine Avrupa’dan gelir… Bunlar kaldırılacaksa tiyatro gibi, gazino gibi eğlence mahallerinin cümlesini kaldırmalı. Böyle şeylerin heyet-i mebusan tarafından men’i hiç caiz değildir.

Vasilaki Bey: Mizah gazeteleri yalnız Rusya’da memnudur. Ondan maada her yerde çıkar. Biz de Rusya gibi mi hareket edeceğiz.

Hemazasip Efendi: Gazetelerin mensup oldukları milletlere efkârca hizmetleri vardır. Mizah gazeteleri de o yoldadır.

Macit Bey: Gazetecilik ciddi bir şeydir… Kimse bir soytarı hoca istemez, kimse soytarı bir avukata davasını emniyet edemez. Ciddiliği seven, bunları kabul etmez.

Sebuh Efendi: Soytarılık diyorlar. Mizah soytarılık değildir.

Manok Efendi: Eğer mizah soytarılıksa, karagözcüleri dahi kaldırmalı… Mizah gazetelerini kaparsak ressamların elini tutabilecek miyiz? Edepsiz terbiye edilsin. Lakin mizahın men’i muvafık olur itikadında değilim.

Sonuç

“Yapılan tartışmalardan sonra, Osmanlı Devleti’nde mizah gazetelerinin yasaklanmasını öngören hüküm, tasarı metninden çıkarılmış; yapılan düzenleme Âyan’dan da geçmiştir.

Bu beklenmedik gelişme karşısında II. Abdülhamid, Meclislerden geçen nizamnameyi imzalamamış, böylece yürürlüğe girmesini engellemiştir. Bu arada, daha önce alınan kararlar uyarınca, süreli mizah yayınlarının çıkarılmasına izin verilmemiştir.

II. Abdülhamid’in uygulamaları nedeni ile, Osmanlı toplumu II. Meşrutiyet’in ilanına kadar süreli mizah yayınlarından uzak kalmıştır. Ancak, ortaya çıkan boşluk, bir ölçüde çeşitli ülkelerde çıkan Jön Türk yayınları ile doldurulmuştur. …”2