Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İran Hukukunda Yabancılık Unsuru Taşıyan Miras Uyuşmazlıklarına Uygulanacak Hukuk

Applicable Legacy Law With Existince of External Element in
Legal System of Iran

Rasoul KAZEMVAND

Miras davasında, kanunlar ihtilâfı kuralları esasına göre yetkili hukukun seçimi ve uygulanması konusunun incelenmesi bu çalışmanın asıl amacıdır. İran kişi halleri konuları kapsamına giren davalarda, özellikle miras davasında, hangi hukukun yetkili olacağı ve uygulanacağı konusunda hukukçuların farklı görüşleri incelenmiş ve diğer ülkelerin hukukuyla bilhassa Türk kanunu ile benzerlik ve farklılıkları ele alınmıştır. Bu çalışmanın son kısmında miras davası ile ilgili İran’da dini azınlıkların durumu ve kamu düzeni müdahalesi ve yetkili hukuku uygulamada mevcut istisnalar ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir.

Kişi Halleri, İran Medeni Kanunu, Kanunlar İhtilâfı Kuralları, Kamu Düzeni, Miras.

The objective of this study is to evaluate the authorized laws and select the governing laws in legacy claims considering the conflict of laws. With regards to personal status claims, specifically legacy claims, choosing the authorized and governing laws is a controversial issue among lawyers. As so, different point of views from several countries, particularly with focus on conflict laws of Iran and Turkey, have been examined and comprised carefully. More further, issues regarding the religious minorities in Iran, contradicts of public order and exceptions of the current law in context of legacy claims have been investigated.

Conflict of Laws, Iran Civil Code, Legacy, Personal Status, Public Order.

Giriş

Ondokuzuncu yüzyıla kadar birçok ülke kişi halleri kapsamına giren konularda ikametgâh kanununu yetkili olarak uyguluyordu. İlk Fransa Medeni Kanunu 1804 yılında "Kod Napolyon" adı ile yürürlüğe girdi. Bu kanuna göre kişi halleri konusunda ikametgâh kanunu yerine milli kanun öngörüldü ve tüm ülkeler Fransız kanunu doğrudan veya dolaylı iktibas yolu ile almış ve milli kanunun kişi halleri konularında yetkili olarak kabul etmişler.

İran Medeni Kanunu’nda kişi halleri konularında ihtilâfı çözmek için kişinin milli hukuku yetkilidir. İstisna olarak eğer yetkili hakîm dava açan kişinin milli hukukunu uygulamakta bir sorun görürse (mesela kamu düzenine aykırı veya vatansız) bu durumda ikametgâh hukuku değil, belki lex fori kanunu yetkili tanınmaktadır.

İran milletlerarası özel hukuku ve özellikle kanunlar ihtilafı kuralları, kapitülasyon (konsolosluk hakimliği) rejimi kaldırıldıktan sonra ilk kez 1928’de İran Medeni Kanunu’nun birinci cildinin 5-9 maddeleri arasında yer aldı.

Bu maddelere esasen İran vatandaşları ve İran’da yaşayan yabancıların kişi halleri konuları kapsamında yer alan davalarında şahısların milli kanunu öngörülmüştür.

İran Medeni Kanunu’nun ikinci cildi 1934 yılında 956-975 maddeleri arasında yer alan kanunlar ihtilafı kuralları ve çözümü için yeni bir uygulama oluşturmuştur. Şu an mezkûr maddelerin hepsi İran Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu’nun temelini teşkil etmektedir.

Bu makalede İran hukukunda kişi halleri kapsamına giren miras uyuşmazlıklarında uygulanacak hukuk ve mevcut sorunların nasıl çözüleceği açısından incelenme yapılacaktır.

İran hukukunda mirasa ilişkin konular kişi halleri olarak kabul edilmektedir. Farklı ülkelerin konuyla ilgili kişi halleri kanununun belirlenmesi için, genelde “ikametgâh” (domicile) ve “uyrukluk” (nationality) olmak üzere 2 noktadan hareket edilmektedir. Bazı devletler ikametgâhı uyruğa tercih ederler ve bireylerin kişi halleri konusunda ikametgâhının bulunduğu devlet kanunlarına tâbi olduklarını kabul etmişlerdir.1 Bazıları ise, uyruğu tercih ederek bireylerin kişi halleri hususunda vatandaşı olduğu devlet kanunlarına tâbi olduklarını öngören bir kural oluşturmuşlardır. Bu iki noktadan birinin diğerine üstünlüğü ve tercihi için bazı deliller ortaya konmaktadır.2 Bu nedenlerin en önemlileri şöyledir:

İkametgâh kanununu savunanlar, bireylerin durumu ve ehliyetine göre bireyin ikamet ettiği ülkeyle olan irtibatın kendi ülkesine göre daha fazla olduğunu ve bir insanın kendi vatanını asla görmeden ömür boyu yurtdışında yaşama ihtimali olduğunu söylüyorlar. Bu durumlarda tabii olarak söz konusu birey, kişi halleri açısından ikamet ettiği ülke kanunlarına tabidir. İkametgâh kanununu savunanlara göre ayrıca bir insan herhangi bir nedenden dolayı başka bir ülkede ikamet ettiği zaman o ülkenin vatandaşlarından farklı bir ayrıcalığa sahip olmamalıdır. Bilakis diğer insanlar için geçerli olan aynı kanunlara tabi olmalıdır.3 Bu durum ikamet edilen yerin kanunlarının egemenliğini korurken, bireylerin de çıkarlarını daha iyi sağlar. Zira başka bir ülkeye göç edenler, gittikleri ülkenin kanunlarını kendi ülkelerinin kanunlarına göre daha iyi bilirler.4