Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Dış Uzay Faaliyetlerinden Kaynaklanan Uyuşmazlıkların Çözümü

Dispute Settlement in Outer Space

Sezercan BEKTAŞ

Uyuşmazlıkların çözümünde, uzay faaliyetlerini düzenleyen mevcut hukuki çerçevenin belirsizliği ile birlikte uzayda faaliyet gösteren bütün aktörlerin erişimine açık zorunlu bir uyuşmazlık çözme mekanizmasının bulunmaması, uluslararası hukukta uyuşmazlıkların çözümü için kullanılan geleneksel yöntemlerin yanı sıra dış uzay faaliyetlerine özgü uyuşmazlık çözme yöntemlerinin sınırlı olması büyük sorun teşkil etmektedir. Son yıllarda, uluslararası toplumda bu sorunlara yönelik farkındalık giderek artmış ve modern ve etkili bir uyuşmazlık çözüm mekanizmasına sahip bir uzaya ilişkin düzenleme sağlamaya yönelik girişimlerde bulunulmuştur. Bu bağlamda, en önemli başarı, Daimi Tahkim Mahkemesi’nin, “Uzay Faaliyetlerine İlişkin Uyuşmazlıklarda İsteğe Bağlı Tahkim Kurallarını” kabul etmesidir. Bu kuralların etkisini değerlendirmek için henüz erken olsa da kabul edilmesi doğru yönde atılan bir adımdır.

Uzay Hukuku, Uyuşmazlık Çözüm Yolları, Daimi Tahkim Mahkemesi, Dış Uzay Antlaşması, Uyuşmazlıkların Barışçıl Çözümü.

For the above-mentioned reasons, the current regulation regarding the settlement of disputes in the space sector poses a major problem. The lack of a compulsory dispute settlement mechanism open to all market actors operating in space shows the seriousness of this problem. The traditional methods used for dispute settlement in international law as well as the few regulations available within the scope of outer space law, which have limited individual and material coverage and are generally not accessible to private parties, cause unfair consequences and stain the safety of the law. In particular, private operators have been left without a solution to the international disputes over space. This situation constitutes an environment of uncertainty potentially discouraging for private investors and companies seeking to participate in space activities. Over the last few years, awareness of these problems has increased among the international community and several attempts have been made to establish a space regime with a modern and effective dispute settlement mechanism. In this context, the most important achievement is the adoption of Optional Rules for Arbitration of Disputes Relating to Space Activities by the Permanent Court of Arbitration which is an intergovernmental organization established in 1989. Adoption of these rules is absolutely representing a major step forward.

Space Law, Dispute Settlement, Permanent Court of Arbitration, Outer Space Treaty, Peaceful Settlement of Disputes.

Giriş

Uluslararası hukuk, farklı çıkarları dengelemek ve uluslararası uyuşmazlıkları önlemek için hazırlanmış olsa da uluslararası kuralların yorumlanması ve uygulanmasına ilişkin uyuşmazlıklar neredeyse kaçınılmazdır. Uluslararası barışı ve huzuru sürdürebilmek ve kanunların doğru bir şekilde uygulanmasını sağlayabilmek için uluslararası hukukun uluslararası uyuşmazlıkların çözümünde, uyuşmazlıkların çözümü mekanizması da denilen köklü yöntem ve uygulamaları vardır.

Uluslararası uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin mekanizmaların güvenilir ve etkin olmasının önemi her geçen gün daha da artmaktadır. Bu, ekonominin çeşitli sektörlerindeki uluslararası işbirliği düzeyinin artmasının, sürece dâhil olan öznelerin sayısının artmasının ve işletme faaliyetlerini yürütmek için istikrarlı ve öngörülebilir bir ortam yaratma ihtiyacının doğrudan bir sonucudur. Sonuç olarak, belirli konulardaki uyuşmazlıkların çözümü için çeşitli mekanizmalar oluşturulmuştur.

Dış uzayın ticari amaçlarla kullanılmasının gelişimi, bu alanda gerçekleştirilen faaliyetlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların da artmasına ve çeşitlenmesine neden olmuştur. Bu türdeki uyuşmazlıkların karmaşıklığı ve alandaki hukuki düzenlemelerin sayısı dikkate alındığında adaletli bir çözüm arayışını sekteye uğratmaktadır.

Çalışmamızda uluslararası kamu hukuku penceresinden konuya yaklaşılması amaçlanmıştır. Öncelikle dış uzay faaliyetlerinden doğan ihtilaflarda çözüm mevzuu uzay hukuku rejimi içerisinde tartışılmıştır. Bu tartışmanın ardından ise uzay faaliyetlerinden doğan uyuşmazlıkların çözümü hususunda yeni gelişmeler incelenmeye çalışılmıştır. İncelememize konu olan uyuşmazlıkların çözümün yollarına ilişkin kurallar çalışmamızın sınırlarını aştığı için ayrıntılı incelenmemiştir.

I. Uzay Hukuku Uyuşmazlıklarında Klasik Çözüm Yolları

Uzayın hukuki niteliği üzerindeki tartışmalar, önceleri uzay sahasının üzerinde devletlerin egemenlikleri ve bu sahanın barışçıl amaçlar ile kullanılması yönünde iken; daha sonra bu tartışmaların uzay alanın ticari amaçlarla kullanılması yönünde evrimleşmiştir1 . Bu gelişim uluslararası düzenlemelere de yansımıştır.

Bu alandaki uluslararası düzenlemelerden, 1967 tarihli “Ay ve diğer gök cisimleri dâhil, uzayın keşif ve kullanılmasında devletlerin faaliyetlerini yöneten ilkeler hakkında antlaşma”2 (Dış Uzay Antlaşması), 1968 tarihli “Astronotların Kurtarılması, Astronotların ve Uzaya Fırlatılmış Olan Araçların Geri Verilmeleri Hakkında Anlaşma”3 (Kurtarma Antlaşması), 1974 tarihli “Uzaya Fırlatılan Cisimlerin Tescili Sözleşmesi”4 (Tescil Sözleşmesi) ve 1979 tarihli “Devletlerin Ay’da ve Diğer Gök Cisimlerindeki Faaliyetlerini Düzenleyen Anlaşma”5 (Ay Anlaşması), uyuşmazlıkların çözümü için herhangi bir özel hüküm içermemektedir.

Yalnızca 1972 tarihli “Uzay Cisimlerinin Verdiği Zarardan Dolayı Uluslararası Sorumluluk Hakkında Sözleşme”6 (Yükümlülük Sözleşmesi), uzay cisimlerinin verdiği zararların tazmini amacıyla bir zarar komisyonunun kurulmasını öngörmektedir. Bununla birlikte, genel ve özel çözüm yollarına erişilebilirlik uluslararası düzenlemelere taraf devletler ile bu düzenlemelerde belirtilen vakıalarla sınırlıdır7 .

1967 Dış Uzay Antlaşmasında özellikle bu alanla ilgili uyuşmazlıkların çözümüne dönük bir hüküm bulunmamaktadır. Bunun yerine Antlaşmada uyuşmazlık çıkabilme ihtimalini en aza indirmeyi amaçlayan ifadeler yer almaktadır. Dış uzay Antlaşması’nın 9. maddesi uyarınca, “Antlaşmaya Taraf Devletler, ay ve diğer gök cisimleri dâhil, uzayın keşfi ve kullanılmasında işbirliği ve karşılıklı yardımlaşma ilkelerine dayanacaklar ve ay ve diğer gök cisimleri dâhil, uzaydaki bütün faaliyetlerini, Antlaşmaya Taraf diğer bütün Devletlerin mukabil menfaatlerini gereği veçhile dikkate almak suretiyle yürüteceklerdir. Antlaşmaya Taraf Devletler, ay ve diğer gök cisimleri dâhil, uzayla ilgili inceleme ve keşiflerini, bunların zararlı bir şekilde kirlenmesini ve yer dışı maddelerin sokulması sonucunda yeryüzü ortamında hâsıl olacak zararlı değişmeleri önleyecek şekilde yürütecekler ve gerektiğinde, bu maksatla uygun tedbirler alacaklardır. Antlaşmaya Taraf bir Devlet, ay ve diğer gök cisimleri dâhil, uzayda yürütülmesi kendisi veya tebaası tarafından tasarlanan bir faaliyet veya denemenin, ay ve diğer gök cisimleri dâhil, uzayın barışçı amaçlarla keşfi ve kullanılması alanında diğer Taraf Devletlerin faaliyetlerini zararlı bir şekilde engelleyeceği hususunda inandırıcı sebeplere sahip bulunduğu takdirde, söz konusu faaliyet veya denemeye girişmeden önce gerekli milletlerarası istişarelerde bulunacaktır. Antlaşmaya Taraf herhangi bir Devlet, ay ve diğer gök cisimleri dâhil, uzayın barışçı amaçlarla keşfi ve kullanılması ile ilgili faaliyetlerinin diğer bir taraf Devletin, ay ve diğer gök cisimleri dâhil, uzayda girişmeyi tasarladığı bir faaliyet veya deneme dolayısıyla zararlı bir şekilde engelleneceği hususunda inandırıcı bir sebebe sahip bulunduğu takdirde, söz konusu faaliyet veya deneme konusu istişare talebinde bulunabilir”. Bu hüküm ile uzayın hukuki rejiminin temel ilkelerinden birisi olan uzayın “bütün ülkelerin keşfi ve kullanımına açık olması ilkesi” dile getirilmiş ve dış uzayda devletlerin egemenlik iddiasında bulunmaları yasaklanmıştır. Böylece oluşabilecek egemenlik ile uyuşmazlıkları henüz başlangıçta engellenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca yine Antlaşmanın bu maddesi kapsamında bir devlet başka bir devletin planladığı bir uzay faaliyetinin zarara sebep olabileceğini düşünüyorsa durumu ilgili devlet ile istişare etmesi bir yükümlülük olarak getirilmiştir8 .

Dış uzay Antlaşması’nın önemli maddelerinden birisi de şüphesiz 3. maddedir. Bu maddeye göre, “Antlaşmaya Taraf Devletlerin ay ve diğer gök cisimleri dâhil, uzayın keşif ve kullanılması ile ilgili faaliyetleri, milletlerarası barış ve güvenliğin korunması ve milletlerarası işbirliği ve anlayışın teşviki amacıyla Birleşmiş Milletler Yasası da dâhil olmak üzere Devletler hukukuna uygun bir şekilde yürütülmelidir.” Bu hükmün yapmış olduğu açık atıf nedeniyle Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşması’nın9 uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin hükmü uzay hukukuna ilişkin konularda da uygulanabilirlik kabiliyeti bulmaktadır10 .

BM Antlaşması’nın “Uyuşmazlıkların Barışçıl Yollarla Çözümü” başlıklı 33’üncü maddesinin 1’inci fıkrasına göre, “Süregitmesi uluslararası barış ve güvenliğin korunmasını tehlikeye düşürebilecek nitelikte bir uyuşmazlığa taraf olanlar, her şeyden önce görüşme, soruşturma, arabuluculuk, uzlaşma, hakemlik ve yargısal çözüm yolları ile bölgesel kuruluş ya da anlaşmalara başvurarak veya kendi seçecekleri başka yollarla buna çözüm aramalıdırlar.”

Bu hükümde düzenlenen müzakere, dostça girişim, soruşturma, arabuluculuk, uzlaşma grubu yargı dışı çözüm yolları niteliğindedir. Hakemlik ve yargı kararları ise yargısal çözüm yolları olarak karşımıza çıkmaktadır11 . Ayrıca bölgesel öğütlere veya antlaşmalara başvurma ya da tarafların iradeleri ile belirleyecekleri diğer çözüm yolları da BM Antlaşması’nın 33. maddesinde düzenlenmiştir. Aksi kararlaştırılmadıkça bu uyuşmazlık çözüm yollarından hangisine başvurulacağı tarafların iradelerine bırakılmıştır12 .