Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

“Unutulma Hakkı”nın Kişilik Hakkı Kapsamındaki Kişisel Değerlerle İlişkisi

The Relationship Between “The Right to be Forgotten” 
and Related Personal Assets Under the Right of Personality

Sinan Sami AKKURT

Unutulma hakkı Avrupa Birliği tarafından gündeme getirilen ve sonrasında hayata geçirilen bir haktır. Söz konusu hak kişiye, dijital hafızada yer alan ve hatırlanmasını artık istemediği fotoğraf, kimlik bilgisi, adres ve sair (aktüel olmayan) kişisel içeriğinin, kendi talebi üzerine bir daha geri getirilemeyecek biçimde ortadan kaldırılmasını isteme yetkisi vermektedir. Bu hakkın evrensel bir kişisel değer (temel hak) olarak kabul edilmesinin, bilgi edinme özgürlüğüne uygulamada zarar vereceği yönünde tartışmalar bulunmaktadır. Söz konusu çekinceler aynı zamanda ifade özgürlüğü bakımından da mevcuttur. Bu çalışmada, unutulma hakkının, anılan değerler ile ilişkisi ele alınmıştır.

Unutulma Hakkı, Silme Hakkı, Kişilik Hakkı, Kişisel Değerler, Kişisel Verilerin Korunması.

The right to be forgotten is a concept discussed and put into practice in the European Union. This right grants an individual a right to request deletion of old personal data that she/he wants no longer to be known from the digital memory. There has been controversy about the practicality of establishing a right to be forgotten to the status of an international human right in respect to access to information, due in part to the vagueness of current rulings attempting to implement such a right. There are also concerns about its impact on the right to freedom of expression. This article has studied the relationship between the right to be forgotten and these controversial assets.

The Right to be Forgotten, The Right to Oblivion, Personal Rights, Personal Assets, Personal Data Protection.

I. Unutulma Hakkı

İlk olarak 2012 yılının başlarında Avrupa Komisyonun adalet ve vatandaşlıktan sorumlu üyesi Viviane Reding'in açıklamalarıyla1 gündeme gelen “unutulma hakkı” (“the right to oblivion2 ”, “the right to be forgotten3 ”, “das recht auf vergessen4 ”), 2014 yılında Avrupa Birliği Adalet Divanı tarafından verilen bir karar5 ile tekrar gündemdeki yerini almıştır. Buna göre unutulma hakkı, genel olarak, kişinin, geçmişte yaşadığı ve özellikle dijital hafızada yer tutan (olumsuz) kimi olayların, bunların arşivlenmesinde üstün bir kamu yararı olmadığı müddetçe zaman içerisinde unutulmasını, toplum tarafından öğrenilmesini/ hatırlanmasını istemediği bu tür kişisel verilerinin silinmesini ve yayılmalarının önlemesini isteme yönündeki hakkı olarak ifade edilebilir. Bu anlamda, toplumda adı sürekli eşinin işlediği iddia edilen bir suçla anıla gelen bir sanatçının, yanlışlıkla6 imza attığını beyan etmesine rağmen sürekli aynı deklarasyonla hatırlandığı için kariyerini yitirme tehlikesiyle karşı karşıya gelen bir bilim insanının, geçmişte sosyal medyada7 beyan ettiği hayat görüşü yahut siyasî bakış açısı dolayısıyla iş başvuruları reddedilen bir gencin yahut mağduru olduğu bir suçu artık hatırlamak istemeyen, hayatının normal seyrine geri dönmek isteyen bir kişinin8 , (bunların bilinmesinde üstün kamu yararı olmadıkça) dijital arama motorları ile yapılan aramalarda belirmemek için muhataplardan ilgili linklerin kaldırılmasını talep etmesi başta olmak üzere, bilinmesini istemediği kişisel verilerinin üçüncü kişilerce öğrenilmemesi amacıyla herkesin kolayca erişebileceği muhtelif bilgi kaynaklarından silinmesini ve/ veya yayılmasının önlenmesini istemesi9 , unutulma hakkının kullanılmasına örnek teşkil etmektedir.

Unutulma hakkının, kişilerin fotoğraf, internet günlüğü gibi kendileri hakkındaki içeriklerin silinmesi için üçüncü şahısları zorlama yetkisi içermesinin yanında, kişinin, geçmişteki cezalarına yahut tıbbî kayıtlarına ilişkin verilerin veya haklarında olumsuz yorumlara neden olabilecek bilgi ve fotoğraflarının kaldırılmasını isteme yetkisi tanıdığı da kabul edilmektedir10 .

Görüldüğü üzere, unutulma hakkının kapsamına arşivlenmiş (özellikle geçmişe ilişkin ve üçüncü kişilerin hâkimiyetinde bulunan) kişisel veriler girmektedir. Bu anlamda kişisel veri, önceden de ifade edildiği gibi, belirli yahut belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilgidir. Anılan bilgiler, belirli bir kişinin kimliğini ortaya çıkartan ve uyruğuna, etnik kökenine, dini/ felsefî inançlarına, sosyal/ siyasî kanaatlerine, fotoğrafına, sesine, emniyet amacıyla alınan parmak izi, retina haritası, koku tanıması gibi biyometrik kayıtlarına, fiziksel özelliklerine, görüntüsüne, cinsel eğilimlerine, kan grubuna, tıbbî tahlil değerlerine, sağlığına, tıbbî ve adlî geçmişine, yerleşim yerine, banka hesap ve kredi kartı bilgilerine, elektronik şifrelerine, imzasına, alışveriş alışkanlıklarına, öğrenim ve çalışma durumuna, meslek sırlarına, emeklilik, kurum sicil yahut vergi numarasına, sosyal sigorta kayıtlarına, bireysel ve/ veya ailevî ilişkilerine11 , telefon mesajları, telefon defteri, telefon numarası, elektronik posta veya sosyal medya hesabı ve bunların içerikleri gibi haberleşme verilerine, kişisel bilgisayarının IP. adresine vs. ilişkin her türlü bilgiden ibaret olabilirler12 .

Unutulma hakkı, kişilerin, özellikle internet (dijital) geçmişlerinde yer alan kendileri hakkındaki rahatsız edici içeriklerin ve üzerinde hak sahibi oldukları kişisel verilerin silinmesi ve/veya daha fazla yayılmalarının önlenmesi amacına hizmet etmektedir. Dolayısıyla anılan kavramın birincil fonksiyonu, kişiye, tıpkı kendi elinde bulunan kişisel verilerinde olduğu gibi, sır olsun yahut olmasın üçüncü kişilerin elinde bulunan kişisel verileri üzerinde de şartları dâhilinde kontrol, denetim ve tasarruf imkânı sağlamasıdır.

Unutulma hakkının bir temel hak (yasal bir kişisel değer) olarak kişilere yasal düzlemde tanınması yönünde özellikle Kıta Avrupası’nda önemli adımlar atıldığı13 fakat ABD’nde, anılan hakka daha mesafeli yaklaşıldığı görülmektedir14 . Türkiye’de de unutulma hakkı henüz özel olarak yasalaşmış değildir. Hatta anılan kavrama “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı”nda da yer verilmediği görülmektedir. Bu nedenle konu hakkında iç hukuk anlamında başvurulabilecek (kavramla dolaylı olarak ilgi arz) eden yasal düzenlemeler henüz, 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”, 5846 sayılı “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu”, 5237 sayılı “Türk Ceza Kanunu”, 6102 sayılı “Türk Ticaret Kanunu”, 6098 sayılı “Türk Borçlar Kanunu” ve 4721 sayılı “Türk Medenî Kanunu”nun kişilik hakkının korunmasına ilişkin hükümlerinden ibaret görülmektedir. Fakat anılan kavramın Türk hukuk uygulamasında yeri olmadığından artık söz edilemez. Zira Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 17.06.2015, E. 2014/4-56, K. 2015/1679 sayılı kararı15 , unutulma hakkını Türk Hukukuyla tanıştırıcı niteliktedir.

Ne var ki, unutulma hakkı sahibinin, bu hakkını (sınırsızca veya aşırı) kullanması, üçüncü kişilerin kişisel değerlerinin ve temel hürriyetlerinin ihlâline yol açabilir. Nitekim unutulma hakkı da, her kişisel değerde olduğu gibi, doğası gereği diğer kişilerin temel özgürlükleri ile çatışmaya müsaittir. Nitekim bu hakkın sınırsızca kullanılması, kamu yararı, diğer kişilerin ifade özgürlüğü, eleştiri özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü, basın özgürlüğü gibi kişisel değerlerin ihlâli niteliği taşıyabilecek ve böylelikle bir sansür aracı olarak kullanılabilecektir. Ancak, unutulma hakkının kullanılmasının gerektiğinden fazla sınırlandırılması da özel hayatın ve aile hayatının gizliliği, kişisel verilerin korunması, şeref ve haysiyet, iktisadî varlık ve hürriyet, maddî ve manevî varlığın korunması ve geliştirilmesi gibi pek çok kişisel değeri zedeleyici nitelikte olabilir. Dolayısıyla, bu hakkın, hem kötüye kullanılmasının önlenmesi ve başkalarının kişisel değerleri ile çatışması hâlinde çatışan değerler arasında adil bir dengenin kurulabilmesi, hem de bizatihi bir kişisel değer olan bu hakkın gereğinden fazla sınırlandırılmasının önüne geçilerek, anılan bu menfaatler arasında adil bir dengenin oluşturulabilmesi adına unutulma hakkının kapsam ve sınırlarının doğru tespit edilmesi gerekir. Bu bakımdan aşağıda, unutulma hakkının temelinde yer alan (kişilik hakkı kapsamındaki) kimi kişisel değerler ve onunla çatışmaları mümkün olan diğer bazı değerler genel hatlarıyla incelenerek, anılan hakkın kapsamının ve sınırlarının tayin edilmesindeki ölçütler bu çerçevede ortaya konulmaya çalışılacaktır.