Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Uzlaştırma ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kurumlarının Masumiyet Karinesi Bağlamında Değerlendirilmesi

Mediation and Deferment of the Announcement of Verdict Within the Scope of Presumption of Innocence

Ertuğrul ÜNAL

Suçun işlenmesiyle bozulan kamu düzeni, failin bulunması, muhakeme yapılarak kusuruyla orantılı bir şekilde cezalandırılması ve tekrar topluma kazandırılması ile onarılır. Suç faili hakkında kusuruyla orantılı bir cezaya hükmedilmesi, ancak adil bir yargılama ile mümkündür. Aksi takdirde suçun işlenmesiyle ihlal edilen kişi hak ve hürriyetleri ile kamu barışı daha da fazla zedelenecektir. Bu sebeple henüz kesinleşmiş bir hüküm bulunmaksızın kimse suçlu muamelesi göremez ve de savunma hakkı kısıtlanamaz. Masumiyet karinesi, henüz kesinleşmiş bir hüküm bulunmaksızın, suç şüphesi altındaki kişiye önyargılı yaklaşılmamasının güvencesini oluşturmaktadır.

Alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olan uzlaştırma, şüpheli ve mağdura, yargı makamlarının bir müdahalesi olmaksızın, özgür iradeleriyle anlaşarak uyuşmazlığı sonlandırma imkanı vermektedir. CMK'nın 253’üncü maddesinde yapılan değişikliklerle uzlaştırmanın uygulama alanı genişlemiştir. Uzlaştırma ile ilgili asıl soru; niteliğin niceliğe feda edilmesine sebep olup olmayacağıdır.

Kişi hakkında verilen mahkumiyet hükmünün, denetim süresinin iyi halli geçirilmesiyle hukuki sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, CMK'nın 231’inci maddesinde düzenlenmiştir. Sanığın geri bırakılmaya ilişkin rızası ve bu rızanın hangi aşamada sorulacağı aklanma hakkı ve masumiyet karinesiyle doğrudan bağlantılıdır. Çünkü kişinin sanık statüsü, denetim süresince devam etmektedir.

Çalışmamızda, uzlaştırma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumları masumiyet karinesi bağlamında incelenecektir.

Adil Yargılanma, Uzlaştırma, Şüpheli, Sanık, Hüküm, Kesin Hüküm, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, Denetim Muhakemesi Hakkı, Kesin Hükme Kadar Masum Sayılma.

Public order, which is violated by the crime, is restored by finding the perpetrator, punishing the perpatrator in accordence with his/her culpability and his/her resociliaztion. However verdict of conviction against a person can be given only through a fair trial. Otherwise human rights, freedoms and public rest which is violated by crime will be damaged more. For that reason, no one shall be presumed guilty without a definitive judgement and the right to defence can not be restricted. Presumption of innocence means that accused shall not be treated with prejudice before a definitive judgement.

Mediation, as an alternative dispute settling method, gives chance to the accused and the victim to solve the confilct arose between them in a free manner without any intervantion from the judicial institutions. Mediation is expected to become more common with latest regulations in Article 253 of Criminal Procedure Code. Yet the main question as to medition is wheter it results in favoring the quantity over quality.

Deferment of announcement of verdict which means the verdict become null with good conduct in the procces of supervision determined by the court is regulated in Article 231 of Criminal Procedure Code. Defendants will about whether accept the deferment and the phase of asking defendants acceptance have a direct link with the right to demand clearence from charges and presumption of innocence since the perpatrators status as a defendant continues during the supervision process.

In this study, mediation and deferment of annaouncement of verdict institutions are examined in the scope of presumption of innocence.

Fair Trial, Mediation, Accused, Defendant, Verdict, Definitive Judgement, Deferment of Annaouncement of Verdict, Right to Appeal, Innocent Until Proven Guilty.

Devlete ait bir görev olan adil yargılama yapma yükümlülüğünün görünüş şekillerinden olan masumiyet karinesi;“bir suç ile itham edilen kişinin, suçluluğu kesin hükümle sabit oluncaya kadar suçsuz sayılması” demektir.
İşlenen suç ile bozulduğu varsayılan kamu düzeni, failinin bulunması ve adil bir muhakeme sonucu kusuruyla orantılı bir şekilde cezalandırılmasıyla yeniden tesis edilmiş olur. Bu süreçte suçun faili de hakkında uygulanan koruma tedbirlerine ve mahkumiyet yönünde karar verilmişse, bu karar kesinleştiğinde uygulanacak müeyyidelere tahammül etmek zorundadır. Böylece hükümlü, müeyyidelerin infazı sonucunda tekrar topluma kazandırılmış olacaktır. Uygulanacak müeyyideler açısından suçun aydınlatılması ve failin doğru tespiti büyük önem arz eder. Bu nedenle maddi gerçeğe ulaşmak için önyargılardan uzak ve sağlıklı bir ceza muhakemesi faaliyetine ihtiyaç vardır1.

02.12.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunla, Ceza Muhakemesi Kanunun 253’üncü maddesinin başlığı olan “Uzlaşma”; “Uzlaştırma” olarak değiştirilmiş ve kapsamı genişletilmiştir.

Uzlaştırma, kural olarak kanunda belirlenen suçlar açısından, mağdur ile şüphelinin, kamu davası açılarak yargılama yapılmadan, uyuşmazlığı sonlandırma imkanının tanındığı alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir2. Bu haliyle de kamu davasının mecburiliği ilkesine bir istisna getirilmektedir. İfade edelim ki bu istisna, yanlış uygulanması halinde, suç isnadıyla karşılaşan kişinin, suçlu muamelesi görmesine ve kişinin nasılsa cezalandırılacağı korkusuyla kendisini uzlaştırmaya mecbur hissetmesine sebebiyet verebilir.