Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sınıraşan Ceza Hukukuna Kavramsal Bir Bakış

A Conceptional View to Transnational Criminal Law

Ali Rıza TÖNGÜR

Sınıraşan suçlar, birey ve toplum hayatında birçok olumlu katkısı olan teknolojik ilerleme ve küreselleşmenin neden olduğu yan etkilerden biri olarak kabul edilmektedir. Öyle ki, bu yan etkinin giderek genişleyen ve karmaşık bir hal alan yapısının üçüncü bin yılda tüm dünyayı etkileyecek önemli hukukî ve sosyolojik problemlerden biri olacağı teorisyenler ve politikacılar tarafından sıklıkla dile getirilir olmuştur.

Çalışmamızda sınıraşan ceza hukuku ve sınıraşan suç konuları kavramsal olarak açıklanmaya çalışılarak, uluslararası ve ulusal ceza hukukundan farklılıkları ortaya konulmaya gayret gösterilecektir.

Sınıraşan Ceza Hukuku, Sınıraşan Suç, Uluslararası Ceza Hukuku, Asıl Uluslararası Suçlar, Devlet Egemenliği.

Transnational crimes are accepted as one of the side effects caused by the technological development and globalization which contribute positively in the lives of both the individuals and the society. Such that, the theoreticians and politicians have been frequently expressing that this structure of which side effects are expanding and becoming more and more complicated will be one of the important legal and sociological problems which will affect the world in the third thousand years.

This study aims to define and express the notions of transnational criminal law and transnational crimes conceptually and endeavours to reveal the differences from the international and national criminal laws.

Transnational Criminal Law, Transnational Crime, International Criminal Law, Core International Crimes, State Sovereignty.

En az iki veya daha fazla devletin hukuk düzenini ihlal eden bir niteliği haiz olan sınıraşan suçlar, tarihi köken itibarıyla devlet sınırlarının ortaya çıktığı döneme kadar geçmişe dayandırılsa da, uluslararası bir problem olarak kabulü ve ceza hukukunun spesifik bir branşı olarak tanımlanması yönünden genç sayılabilecek bir konudur.

Bilgi çağının en önemli unsuru olarak kabul edilen teknolojik ilerleme ile birlikte gelen iletişim, ulaşım ve elektronik (dijital) ortamdaki hızlı gelişmeler, insan hayatını kolaylaştıran birçok meşru imkân için kullanıldığı kadar bireysel ya da örgütlü faaliyet gösteren suçlular tarafından da yoğun şekilde kullanılmaktadır.

Daha önceleri devletlerin egemenlik yetkileri kapsamında ülke sınırları içerisinde ulusal hukuklarına göre cezalandırma yoluna gittikleri birçok suç formu artık yoğunlukla birden fazla devletin egemenlik yetkisini ihlal edecek biçimde de işlenebilmektedir. Örneğin kimi zaman suç faaliyetleri iki veya daha fazla ülke sınırlarını kapsayacak şekilde; kimi zaman ise suçun maddi unsurlarının bir ülkenin sınırları içinde kalmasına rağmen suçun planlanması ve kontrolünün başka bir ülkeden yapılması şeklinde ortaya çıkabilmektedir. Bu tarz suçlar bakımından bir ülkenin tek başına diğer ilgili ülkenin desteği olmadan adli takibat yapması etkisiz ve sonuçsuz kalacak durumların ortaya çıkmasına ve faillerin yeniden suç işleme konusunda cesaretlenmesine yol açmaktadır. Bu gibi nedenlerle sınıraşan suçların ulusal ceza hukukundan daha geniş bir çerçeveden değerlendirilmesi zarureti doğmuştur. Ancak bu geniş çerçevenin uluslararası ceza hukuku boyutuna da varmaması gerekmektedir. Zira bilindiği üzere, uluslararası ceza hukukunun temel konusu, asıl (pür/çekirdek) uluslararası suçlar olarak bilinen, “jus cogens” ve “erga omnes” prensipleri ışığında uluslararası hukukta kabul görmüş soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçlardır. Bununla birlikte, sınıraşan suçlar henüz doktrinde ayrı bir ceza hukuku branşı olarak genel kabul görmüş değildir. Kategorik olarak uluslararası ceza hukuku kapsamında inceleme konusu yapılmakla birlikte adlî takibatı ulusal zeminlerde sürdürülmektedir.