Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi Kurumunun Yeniden Düzenlenmesi Gerekliliği Üzerine

The Need for Re-Regulating the Suspension of Bringing a Public Case Before Court

Ali Rıza TÖNGÜR

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi, 2005 yılında Çocuk Koruma Kanunun 19 uncu maddesindeki düzenlemeyle ilk defa mer’i mevzuatımızda yer bulmuştur. 2006 yılında Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişiklikle tüm şüpheliler bakımından uygulanabilir hale getirilen bu diversion (yargı dışına çıkarma) yöntemi, işlemiş olduğu suç teşkil eden eylemden pişmanlık gösteren ve mağdurun zararlarını da yöntemince gideren şüpheliye kamusal aleniyetin gerçekleştiği kovuşturma aşamasına geçmeden, henüz gizli yürütülen soruşturma aşamasındayken bir şans daha tanınmasını sağlar. Diğer bir ifadeyle, şüpheliyi mahkemede yargılanan bir sanık veya hükümlü sıfatı almaktan ve dolayısıyla toplum içinde suçlu olarak damgalanmaktan korumayı amaç edinen bir suç politikası aracıdır.

Onarıcı adalet anlayışına dayanan felsefesi ve savcılık makamı tarafından uygulanan yapısıyla dikkat çeken mezkûr kurum, mukayeseli hukukta uzun süredir etkili şekilde kullanılmakta ve olumlu sonuçlar verdiği bilinmektedir. Zikredilen bu hususlar çerçevesinde ceza adalet sistemimizde de birçok faydası olabileceği tartışmasız olan kamu davasının açılmasının ertelenmesi kurumu, uygulama koşullarındaki birtakım sınırlandırmalar nedeniyle etkili şekilde kullanılamamaktadır. Bu kapsamda çalışmamızda, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kurumunun teoride öngörülen amaçlarının gerçekleştirilmesi için mevcut uygulama koşullarının değiştirilmesine yönelik öneriler getirilmeye çalışılacaktır.

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi, Cumhuriyet Savcısının Takdir Yetkisi, Onarıcı Adalet Anlayışı, Yargı Dışına Çıkarma, Alternatif Çözüm Usulü.

Suspension of bringing a public case before court was first governed in our law in force in 2005 by the regulation laid down in article 19 of the Law on Child Protection. This diversion method which became applicable with regard to all suspects by the amendment on the Criminal Procedure Code in 2006 provides another chance to the suspect, who feels remorse for his act constituting a criminal offence and indemnify the loss of the victim in his own way, during the investigation phase conducted confidentially before the prosecution phase during which the publicity occur. In other words, it is a crime policy means aiming the protection of the suspect from receiving the capacity of accused or convict who has been brought before court and therefore stigmatizing him as an offender by the society.

The aforementioned structure attracting attention based on the restorative justice approach and practiced by the prosecution authority has been used effectively in the comparative law for a long time and it is known that it has produced positive results. The structure of suspension of bringing a public case before court which might undoubtedly come in useful in our criminal justice system in the framework of the mentioned issues cannot be used effectively because of some limitations in the implementation conditions. In this regard, this study aims and attempts to provide some suggestions for changing the current implementation conditions in order to reach the purposes of suspension of bringing a public case before court foreseen in the theory.

Suspension Of Bringing A Public Case Before Court, Discretion of Public Prosecutor, Restorative Justice, Diversion, Alternative Dispute Resolution Procedure.

Onarıcı adalet anlayışına dayalı bir suç politikası ürünü olan kamu davasının açılmasının ertelenmesi kurumu, ceza adaleti sistemimize 03.07.2005 tarihli ve 5395 sayılı “Çocuk Koruma Kanunu (ÇKK)”1 ile ilk defa girmesinin ardından 06.12.2006 tarihli ve 5560 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle 5271 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)”2 içeriğine dâhil edilerek uygulama yönünden yetişkinleri de kapsayacak şekilde genişletilmiştir.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kurumu, belirli ağırlıktaki suç faillerinin kovuşturma aşamasına geçilmeden yargı dışına çıkarılmasını (diversion) amaçlayan bir yöntem olarak öngörülmesine rağmen uygulamada beklenen itibarı görememiştir. Kanaatimizce, bu durumun ortaya çıkmasındaki önemli etken kurumun çerçevesi ve uygulama koşullarındaki darlıktır. Ceza Muhakemesi Kanununun 171/2 vd. hükümlerine bakıldığında, kamu davasının açılmasının ertelenebilmesinin yalnızca şikâyete tabi ve üst sınırı bir yıla kadar hapis cezasını öngören suçlar bakımından uygulanabilir kılındığı görülmektedir. Keza bu dar çerçeve yanında, uygulama konusunda Cumhuriyet savcılığına geniş bir takdir hakkı verilmesi ve Cumhuriyet savcılarının da bir takım mesleki gerekçe ve endişelerle bu yetkilerini kullanmaktan imtina etmeleri kurumu tümüyle kullanılmaz bir hale getirmiştir. Esasen kurumun uygulama kapsamı bakımından mukayeseli hukuk örneklerine bakıldığında, çerçevenin Türk hukukuna göre oldukça geniş tutulduğu ve bunun sonucu olarak hem fail hem de mağdur bakımından oldukça tatminkâr sonuçlar alındığı gözlemlenebilmektedir3. Dahası, uluslararası ceza hukukunda en ağır suçlar olarak kabul edilen ve asıl (pür/çekirdek) uluslararası suçlar olarak anılan soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve saldırı suçlarının uluslararası ölçekte yargılanmasıyla yetkili Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı da kimi özel durumlarda kamu davasının açılmasının ertelenmesine benzer bir karar alabilme yetkisinin olduğu dikkate şayan bir durumdur4.

Uygulanma koşullarından da anlaşılacağı üzere kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilmesi içi mağdurun suçtan kaynaklanan zararlarının giderilmesi zorunlu koşullardan biri olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla kurumun temel felsefesi onarıcı adalet anlayışına dayanmaktadır. Bu adalet anlayışı, yalnızca şüpheli/sanığın değil aynı zamanda, mağdurun da ceza yargılamasının önemli bir süjesi olduğunu vurgular ve suçtan kaynaklanan zararlarının tazmini ile acılarının tatminini ön planda tutar. Bu noktadan hareketle, kamu davasının açılmasının ertelenmesi, ceza adalet sistemimize egemen olan “cezalandırıcı adalet anlayışı” ile “kovuşturma mecburiyeti” ilkelerine istisna getiren ve “maslahata uygunluk” prensibine yaklaşan birkaç yeni kurumdan biri olmuştur.