Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yargıtay Kararları Işığında 
“Elkoymada Mağdura İade ve Tazminat”

In the Light of the Jurisprudence the Court of Cassation
 “Restitution to the Victim and Compensation as a Result of Seizure”

Ersan ŞEN,Nilüfer YENİCE

Yargıtay kararlarında rastlanan emsal vakıalar esas alınarak hazırlanan işbu çalışmada; elkoyma tedbirinin tatbiki sebebiyle gündeme gelen tazminat taleplerine, özellikle kazanç müsaderesinde sıklıkla karşılaşılan “suçtan zarar gören mağdura iade” hususuna değinilmiş ve konuyla ilgili emsal içtihada yer verilmiştir. Dokuz başlıkta toplanan her bir konu, uygulamada karşılaşılan soru ve sorunlar dikkate alınarak, emsal vakıalar üzerinden derlenmiştir. İşbu çalışma neticesinde; özellikle kazanç müsaderesinin, yasal koşullar oluşmaksızın tatbik edilemeyeceği, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerinin “mağduru belli olduğu takdirde” müsadereye konu edilemeyeceği, çünkü suça konu parayla elde edildiği sabit olan ve mağdura ait parayla alındığı tespit edilen malvarlığı değerinin, doğrudan suçtan zarar gören mağdura iade edileceği, bu yolla mağdurun haklarının korunduğu ve daha fazla zarar görmesinin önlendiği sonucuna varılmıştır.

Elkoyma Tedbiri, Tazminat, Mağdura İade, Kazanç Müsaderesi, İyiniyetli Üçüncü Kişi, Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değeri.

In this study, which is based on preceding material facts encountered in the judgments of the Court of Cassation, compensation claims that emerge from the execution of a seizure measure and “restitution to the victim” enforced especially as a result of earning confiscation are explained and relevant case-law is provided. Each topic, formulated under nine headings, is compiled by taking practical questions and problems into consideration upon preceding material facts. As a result of this study, we concluded that earning confiscation cannot be executed as long as its legal requirements are met, and because asset value (which is established to arise from crime and is acquired with the victim’s money) is directly restituted to the victim, in cases where the victim of the crime is definite, the asset value arising from crime cannot be subject to confiscation. In our opinion, by this way, the rights of the victim are protected and graver damage is prevented.

Seizure Measure, Compensation, Restitution to the Victim, Earning Confiscation, Bonafide Third Person, Asset Value Arising From Crime.

1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 18’inci maddesi ile 07.05.1964 tarihli ve 466 sayılı “Yasa Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkındaki Kanun” yürürlükten kaldırılmış ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” başlığını taşıyan bölümün 141’inci ilâ 144’üncü maddelerinde, tazminat talebinin koşulları ve sonuçları yeniden ele alınmıştır.

“Tazminat istemi” başlıklı 141’inci maddede hangi hallerde tazminat istenebileceği, m. 142’de tazminat isteminin koşulları, m. 143’te tazminatın geri alınması1 , m. 144’te hangi hallerde tazminat istenemeyeceği2 düzenlenmiştir. 466 sayılı Kanunda, yalnızca kanun dışı yakalanan ve tutuklanan kişiler için tazminat hakkı öngörülmüş iken, 5271 sayılı CMK'da yapılan düzenlemeyle, arama ve elkoyma koruma tedbirlerinin mağdurları için de tazminat hakkı tanınmıştır3 .

Aşağıda çeşitli başlıklar altında; Yargıtay kararlarında rastlanan emsal vakıalar esas alınarak, elkoyma tedbirinin tatbiki sebebiyle gündeme gelen tazminat taleplerine yer verilmiştir. Konu başlıklarına göre ayrıştırılan kararlar, uygulamada karşılaşılan sorular ve sorunlar gözetilerek derlenmiştir. Yazıda, müsaderede sıklıkla karşılaşılan “suçtan zarar gören mağdura iade” hususu öncelikle incelenmiş ve Yargıtay’ın konuyla ilgili emsal içtihadına ilk başlıkta yer verilmiştir.

I. Suçtan Zarar Gören Mağdura Ait Olması Sebebiyle, TCK m.55/1 (Kazanç Müsaderesi) Uyarınca Müsaderesi Mümkün Olmayan Malvarlığı Değeri, CMK m.131/2 Uyarınca Suçtan Zarar Gören Mağdura İade Edilmelidir

TCK m. 55’te müsadereye konu olan kazanç; “suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançlar” olarak tanımlanmıştır. Bu tanımdan hareketle, kazanç müsaderesine konu olan her türlü maddi menfaat ve bu menfaatlerin değiştirilmesi ile ortaya çıkan her türlü maddi kazanç elkoymanın konusunu oluşturabilecektir4 .

Suçun işlenmesi ile elde edilen maddi menfaatlerin değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan maddi kazancın, eşya müsaderesine değil, kazanç müsaderesine konu edildiği görülmektedir5 . Her ne kadar madde metninde, TCK m. 54’te yer aldığı gibi “iyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla” ibaresi bulunmasa da, madde gerekçesinde belirtildiği üzere, kazanç müsaderesinin tatbikinde mağdurun ve iyiniyetli üçüncü kişilerin hakları korunacak, bunlara ait maddi değerler kazanç müsaderesine tabi tutulmayacak ve maddi menfaat “iadesi yasak olan kazanç” olmadığı takdirde, mağdura iade edilecektir.

Bununla birlikte; suçtan meydana gelen malvarlığı değeri, aynı zamanda suçun konusunu oluşturabilir. Örneğin TCK m. 282’de düzenlenen suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunda, “suçtan meydana gelen malvarlığı değeri” suçun konusudur. Suçun konusunu oluşturan veya suçun işlenmesi ile elde edilen maddi menfaatlerin, iyiniyetli üçüncü kişiye veya mağdura ait olması durumunda ise müsadere kararı verilemeyecektir. Bir suçtan elde edilen malvarlığı değeri, hem suçun konusu hem suçtan elde edilen kazanç, yani maddi menfaat olabilecektir. Ancak suçun işlenmesinden elde edilen kazancın, mağdura iadesi mümkün ise, müsadere kararı verilemeyecektir. Çünkü kazanç müsaderesi, ancak elde edilen maddi menfaatin mağdura iade edilemediği hallerde tatbik edilmektedir.

Örnek vermek gerekirse; hırsızlık suçundan elde edilen menfaatin kazanç müsaderesine konu olabilmesi için, hırsızlık suçunun mağdurunun belli/belirlenebilir olmaması gerekir. Mağdurun belirli veya belirlenmiş olması halinde, suçtan elde edilen maddi menfaat mağdura iade edileceğinden müsadere kapsamına alınamayacaktır. Mevcut kuvvetli delil durumuna göre, mağdurdan çalınan parayla satın alındığı tespit edilen bir malvarlığı değeri üzerinde mağdurun hak sahibi olduğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla, suça konu parayla elde edilen maddi menfaatin, CMK m. 131/2 uyarınca suçtan zarar gören mağdura iade edilmesi gerekecektir.

İyiniyetli üçüncü kişi, maliki olduğu şeyin suçta kullanılmasına rızası olmayan ve bu hususta kusuru bulunmayan kişidir. İyiniyetin tespitinde; örneğin suçta kullanılan bir aracın “iyiniyetli” sahibi olduğunu ileri süren kayıtlı malikine, aracını sanığa satıp satmadığı, satış işlemi gerçekleşmemiş ise, aracın hangi amaçla sanıkta bulunduğu, kullanılmasına izin verip vermediği, suçta kullanıldığından haberi olup olmadığı hususları duraksamaya yer bırakmayacak biçimde saptanmalı ve “iyiniyetli olmak” şartıyla aracın sahibine iadesine, aksi halde müsaderesine karar verilmelidir6.

TCK m. 55/1’in ikinci cümlesine göre; “Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir”. Çünkü müsaderenin şartı, maddi menfaatin suçun mağduruna veya iyiniyetli üçüncü kişiye ait olmamasıdır. Aksi halde, bu menfaatler bu kişilere, yani mağdura veya iyiniyetli üçüncü kişilere iade edilecektir. İşbu nedenle elkoyma işlemi, CMK m. 127/5 uyarınca “suçtan zarar gören mağdura” gecikmeksizin bildirilir. Burada kanunkoyucu, elkoyulan eşyanın “delil” olarak tartışıldığı evreye mağdurun da katılmasını amaçlamış ve mağdura eşya üzerinde hak talebinde bulunma imkânı tanımıştır.

Bu hususta Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 09.05.2016 tarihli ve E. 2015/14419, K. 2016/7021 sayılı kararına göre; “1- ) Sanık ...'ın, suçtan elde ettiği para ile satın almış olduğu ... plakalı eski kasa ... marka aracın TCK'nın 55/1. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmişse de; TCK'nın 55/1-son cümlesi uyarınca müsadere kararı verilebilmesi için suça konu kazanç veya eşyanın mağdura iade edilememesi gerekir. Dosyadaki mevcut delil durumuna göre, müsadereye konu araç mağdurdan çalınan para ile alındığından suça konu aracın mağdura iadesine karar verilmesi yerine yazılı şekilde müsaderesine karar verilmesi,” bozmayı gerektirmiş, ancak bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın düzeltilmesi mümkün olduğundan, “Sanıklardan ...'ın çalıntı para ile satın almış olduğu ... plakalı eski kasa ... marka otonun TCK’nın 55/1. maddesi uyarınca müsaderesine” ibaresi Yerel Mahkeme hükmünden çıkarılarak, “Sanık ...'ın çalıntı para ile satın almış olduğu ... plakalı eski kasa ... marka otonun TCK'nın 55/1-son cümlesi uyarınca mağdura iadesine” cümlesinin eklenmesi suretiyle kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Benzer yönde Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 11.06.2013 tarihli ve E. 2012/3415, K. 2013/9099 sayılı kararında; TCK m. 55/1 uyarınca suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilebilmesi mümkün ise de, anılan madde ve fıkra uyarınca müsadere kararı verilebilmesi için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekmekte olup, hırsızlık suçunun işlenmesi ile elde edilen parayla satın alınan … plakalı otomobilin hırsızlık suçunun mağduru …’a iade edilmesi gerektiği gözetilmeden müsaderesine karar verilmesi bozma sebebi sayılmış, ancak ve bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın düzeltilmesi mümkün olduğundan, TCK m. 55/1’in uygulanmasına ilişkin bölümün hüküm fıkrasından çıkarılarak, yerine “Trafikte … adına kayıtlı … plaka sayılı aracın, mağdur …’a iadesine” ifadesi eklenerek kararın düzelterek onanmasına karar verilmiştir7 .

Her iki Yargıtay kararında da; hırsızlık suçuna konu parayla satın alınan araçların, duraksamaksızın/doğrudan mağdura iadesine karar verilmiştir. Bu hususta Yargıtay; bozma kararı yerine, “trafik sicilinde sanık adına kayıtlı araçların mağdura iadesine” ibaresi eklenmek suretiyle, Yerel Mahkeme hükümlerinin düzelterek onanmasına karar vermiştir. Görüleceği üzere; tapuya, trafik tescile ve sair ayni veya kuvvetlendirilmiş nispi hak tesis edilen veya kooperatif üyeliği veya bir müteahhitle yapılan sözleşmeyle elde edilen, fakat faillerin suç işleyerek elde ettiği parayı kullanarak aldıkları malvarlığının, bu kayda ve tescile rağmen iptali suretiyle mağdura verilmesi gerekir. Bu işlemin bir ceza soruşturması veya kovuşturmasıyla yapılması mümkün olup, ayrıca özel hukukta tasarrufun iptali ve tescili davasının açılmasına gerek olmayıp, yalnızca iade alınmayan parayla ilgili mağdurun ilgili kişilere tazminat davası açma hakkı bulunmaktadır. Ancak suçtan elde edilen para ve bu parayla satın alınan malvarlığının mağdura iadesi mümkün ise, kazanç müsaderesi tatbik edilemeyecektir.

Bu kabulün Yargıtay 6. Ceza Dairesinin kararlarında da benimsendiği ve Dairenin öncelikle, suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi yararların, “suçtan zarar gören mağdura iade edilememesi koşuluyla” kazanç müsaderesine konu edilebileceğini, işbu yasal koşul oluşmadan TCK m. 55 uyarınca kazanç müsaderesinin tatbik edilemeyeceğini vurguladığı görülmektedir8 . Nitekim Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 21.03.2012 tarihli ve E. 2009/4262, K. 2012/6500 sayılı kararında belirtildiği üzere; kazanç müsaderesinde amaç, mağdurun hakkının korunmasıdır. Bu sebeple TCK m. 55/1’in son cümlesinde, “Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verebilmesi için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilmemesi gerekir.” hükmüne yer ver verilmiştir. Dolayısıyla, elkoyulan maddi menfaatlerin suçun mağduruna iade edilebildiği veya iade edilebilme olanağının bulunduğu ya da suçun mağdurunun belli olduğu durumlarda kazanç müsaderesine hükmedilmesine gerek kalmayacaktır. Çünkü bu durumda suçun mağduru “kazanç müsaderesinin konusunu oluşturan değeri” sanıktan talep hak ve olanağına sahiptir.

Yargıtay 6. Ceza Dairesinin aşağıda sıraladığımız kararlarında; suça konu değerin toplam tutarı üzerinde mağdurun hak ve talep yetkisinin bulunduğu, bu halde kazanç müsaderesinin yasal koşullarının oluşmadığı, bununla birlikte elkoyulan malvarlığı değerinin mağdura iadesi gibi, somut olayın koşullarına göre farklılaşan bir usulün izlendiği görülecektir. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin;

- 14.05.2014 tarihli ve E. 2011/20144, K. 2014/9971,

- 22.09.2011 tarihli ve E. 2007/10027, K. 2011/39941,

- 28.04.2011 tarihli ve E. 2009/27723, K. 2011/6216,

- 27.05.2010 tarihli ve E. 2006/18079, K. 2010/7610,

- 13.10.2009 tarihli ve E. 2008/9505, K. 2009/13227,

- 05.02.2009 tarihli ve E. 2008/9364, K. 2009/1496,

- 04.02.2013 tarihli ve E. 2010/5486, K. 2013/1384