Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türkiye’de Yabancı Boşanma Kararlarının Tanınması - Alman Hukukuyla Kısa Bir Karşılaştırma

Altan HEPER

Türk hukukunda 1982 yılına kadar yabancı boşanma kararlarının tanınması ve tenfizi mümkün değildi. 1982 yılında yürürlüğe giren ilk Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (2675 sayılı 20.05.1982 tarihli kanun), Türk hukuk tarihinde ilk kez yabancı mahkeme kararlarının tanınmasını etraflıca düzenliyordu. Daha önce yabancı mahkeme ve hakem kararlarının tanınması ve tenfizi işlemleri Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmişti.

Türkiye’de Batı Avrupa ülkelerine yönelik 1960’lı yıllarda başlayan göç hareketini dikkate alırsak, 1982’ye kadar böyle düzenlemelerin olmaması büyük bir eksiklikti. Daha sonra, 2007 yılında kabul edilen yeni Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (5718 sayılı 27.11.2007 tarihli kanun) esas olarak yabancı mahkeme kararlarının tanınması açısından önemli farklar getirmiyordu. Her iki yasada da yabancı boşanma kararları -bir adli makamdan alınmış, kesinleşmiş boşanma kararı- Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamak koşuluyla, aşağıda ayrıntıları ele alınacak koşullarda Türk mahkemeleri önünde tanıma ve tenfize konu oluyordu.

Bu durum, 29.04.2017 tarihli 690 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle değişti. Bu Kanun Hükmünde Kararname’nin 4. maddesi, Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 27. maddesini değiştirmektedir. Bu değişikliğe göre, artık “yabancı devletlerin adli veya idari makamlarınca boşanma, evliliğin butlanına, iptaline, mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin olarak verilen kararlar, bizzat veya vekilleri aracılığıyla tarafların birlikte başvurması, verildiği devlet kanunlarına göre konusunda yetkili adli veya idari makam tarafından verilmiş ve usulen kesinleşmiş olması ve Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması şartlarıyla nüfus kütüğüne tescil edilir.”