Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yargıtay Birinci Başkanı 
Sayın İsmail Rüştü Cirit’in 
Sunuş Yazısı

İsmail Rüştü CİRİT

Saygıdeğer meslektaşlarım, Değerli akademisyenler, Çok kıymetli katılımcılar Öncelikle, Başkanlığımız, Türkiye Adalet Akademisi ve Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi işbirliğiyle Yargıtay’da düzenlenen “İstinaf ve Temyizde Karşılaşılan Sorunlara Mukayeseli Hukuk’un Cevabı” konulu seminerde sizlerle bir arada bulunamamış olsam da sunuş yazımın Hukuk Fakültesi Dergisinde yer alacak olması nedeniyle onur ve memnuniyet duyduğumu ifade ediyor, şükranlarımı sunuyorum.

Bilindiği üzere, istinaf mahkemeleri 20 Temmuz 2016 tarihinde yeniden faaliyete geçmiştir. Özellikle son yıllarda Yargıtay’a temyizen incelenmek üzere, yılda ortalama 1 milyonu aşkın dava dosyası gelmekte ve Yargıtay yoğun ve özverili bir çalışma ile bu ağır iş yükünün altından kalkmaya çalışmaktaydı. Bir içtihat mahkemesi olarak görev yapması gereken Yargıtay, hem maddi vakıalar, hem de yasalara uygunluk yönünden denetleme görevini üstlenmiş, bir taraftan vakıa denetimi diğer taraftan da hukuka uygunluk denetimi yapmıştır. Günümüzün koşulları, yargı sistemimizin içinde bulunduğu ağır şartlar, ilk derece mahkemeleri ile Yargıtay arasında istinaf mahkemelerinin kurulması ihtiyacını doğurmuştur.

Tarihsel ve kurumsal olarak baktığımızda yüksek mahkemelerin hukukun tüm ülkede eşit şekilde uygulanmasını sağlamak ve hukuki denetim yapmak üzere iki temel işlevi vardır. Bölge adliye mahkemelerinin vakıa denetimi yanında hukuki denetim de yaptığı dikkate alındığında, en üst derecedeki yüksek mahkemeleri karakterize eden asıl unsur, hukuki denetim yapmanın ötesinde, “hukukun ülkede eşit şekilde uygulanmasını sağlamaktır”. Zira bir Yüksek Mahkeme kararının işlevi, sadece o davanın tarafları ile sınırlı değildir. Yüksek Mahkeme kararlarının, herkese yönelik olması nedeniyle “objektif bir işlevi” de vardır.

Bu noktada Yargıtay’a da çok önemli rol ve sorumluluk düşmektedir. Uluslararası belgelerde, çağdaş toplumun adalete ilişkin beklentilerinin karşılanması konusunda yüksek mahkemelerin “açıklık ve duyarlılık göstermeleri”nin önemi vurgulanmıştır. Demokratik toplumlarda yüksek mahkemeler evrensel düzeyde kabul edilen en ileri adalet standartlarını uygulamalı, bu amaçla adalet politikalarına katkı sağlayarak gerektiğinde yol gösterici olmalıdır. Dolayısıyla istinaf kanun yolunun doğru bir şekilde işlemesi için Yargıtay’ın rehberlik etme görev ve sorumluluğu bulunmaktadır.

Bu sempozyumda; ülke yüksek mahkemelerinin temyiz denetimlerinin sınırlarının tartışıldığını, iyi uygulama örneklerinin geliştirilmesi konusunda çok değerli hukukçularla birlikte fikir alışverişinde bulunulduğunu, karşılaştırmalı hukuktaki deneyimlerden yararlanılmasına imkan sağlandığını, kendi alanlarında uzman ve deneyimli hukukçuların farklı hukuk sistemlerindeki uygulamaları, tereddütleri ve sorunları bizlere tanıttıklarını, neticede sunulan tebliğlerden sorunların benzer çözümlerin de ortak olduğunu görmekteyim.

Sempozyumun başarılı ve verimli geçtiği düşüncesiyle, öncelikle Bahçeşehir Üniversitesi Rektörlüğü ile Türkiye Adalet Akademisine, yurt dışından ve yurt içinden sempozyuma katılmakla bizleri onurlandıran çok değerli konuklarımıza, Yargıtay daire başkan ve üyelerimize, hâkim ve savcı meslektaşlarım ile akademisyenlerimize katılımlarından ve katkılarından dolayı teşekkür eder, sevgi ve saygılarımı sunarım.