Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Özel Belgelerde Sahtecilik Suçları Bağlamında Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanakları (Kağıt ve Elektronik) ve Ortaya Çıkan Sorunlar

Reports of Traffic Accident Resulting in Material Damage (Paper Based and Electronic) in the Context of Forgery on Private Documents and Occuring Problems

Fahri Gökçen TANER

Yargıtay içtihatlarına bakıldığında gerçeğe aykırı olarak trafik kaza tutanağı düzenleyen kişilerin iki ayrı suçtan dolayı cezalandırıldığı görülmektedir. Bu suçlar, “sigorta bedelini almak amacıyla dolandırıcılık” (TCK m. 158/1-k) ve “özel belgede sahtecilik”tir (TCK m. 207). Ancak yerleşik içtihat, özel belgede sahtecilik suçunda içerik sahteciliğinin gerçekleşemeyeceği kuralı karşısında, son derece sorunludur. Yargıtay’ın, madden sahte olan tutanaklarla yalnızca içerik olarak sahte olan tutanaklar arasında bu bağlamda bir ayrım yapmadığı görülmektedir.

Bu çalışmada durumu ortaya koyabilmek açısından TCK’da yer alan belgede maddi sahteciliğe ve içerik sahteciliğine ilişkin düzenlemeler incelenmiş ardından ise trafik kaza tutanaklarına ilişkin olasılıklar değerlendirilmiştir.

Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı, Maddi Sahtecilik, Fikri Sahtecilik, Sigorta Bedelini Almak Amacıyla Dolandırıcılık, Sahte veya Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge, Elektronik Belge.

Judging from the Court of Cassation case-law, it is seen that the people who prepare false traffic accident report are punished for two separate crimes. These crimes are “fraud with the intention of collecting insurance amount” (TCC article 158/1-k) and “forgery on private documents” (TCC article 207). However, the established case-law is extremely problematic in the face of the fact that intellectual forgery on private documents is not a crime. It is seen that Supreme Court doesn’t make any distinction between the materially false records and intellectually false records in this context.

In this study, in order to clarify the situation, firstly the regulations in Turkish Criminal Code related to material and intellectual forgery have been examined. Then, the probabilities related to traffic accident reports were evaluated.

Report of Accident Resulting in Material Damage, Material Forgery, Intellectual Forgery, Fraud With the Intention of Collecting Insurance Amount, False or Fallacious Document by Its Context, Electronic Document.

Giriş

2008 yılından itibaren hukuk sistemimizde trafik kazaları konusunda önemli bir değişim yaşanmış ve maddi hasarlı trafik kazalarının büyük çoğunluğunda, trafik zabıtasının kaza tespit tutanağı düzenlemesi uygulamasından vazgeçilmiştir. Aslında yaklaşık 30 yıldan bu yana mevzuat, tarafların maddi hasarlı kazalarda anlaşmalarına değer tanıyordu. Ancak uygulama bu yönde gelişmemiş ve etkili olmamıştır. Sonuçta 2008 yılında yapılan düzenlemelerle, kazanın ardından trafik zabıtasının olay yerine geç gelmesinden kaynaklanan trafik sıkışıklığı ve bundan doğan sorunların önüne geçilmesi amaçlanmıştır.1

Maddi hasarlı trafik kazalarında, aşağıda sayılacak istisnalar dışındaki durumlarda, taraflar arasında anlaşma yoluyla düzenlenen trafik kaza tutanağı, trafik zabıtasının tuttuğu tutanağın yerini almıştır. Ancak taraflarca düzenlenen tutanaklar kaçınılmaz olarak bir takım suistimalleri beraberinde getirmiştir. Bunun üzerine Hazine Müsteşarlığı, 2011 yılında söz konusu matbu tutanağın üzerine şu notu eklemiştir:

“Kaza tespit tutanağını gerçeğe uygun şekilde düzenleyiniz. Gerçeğe aykırı tutanak düzenlemek özel evrakta sahtekarlık niteliğinde olup, cezai yaptırımı söz konusu olduğu gibi, bu kişiler riski yüksek sigortalı olarak değerlendirilecek ve poliçe yenilemelerinde yüksek prim uygulanacaktır.”

Aşağıda ele alınacak Yargıtay içtihatlarına bakıldığında gerçeğe aykırı olarak trafik kaza tutanağı düzenleyen kişilerin iki ayrı suçtan dolayı cezalandırıldığı görülmektedir. Bu suçlar, birbirleriyle araç amaç suç ilişkisi içindedir. Amaç suç “sigorta bedelini almak amacıyla dolandırıcılık” (TCK m. 158/1-k), araç suç ise “özel belgede sahtecilik”tir (TCK m. 207/1). TCK’nın 212. maddesinde yer alan özel içtima kuralı gereğince “Sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.” Konu sigorta bedelini almak amacıyla dolandırıcılık olduğunda, gerçeğe aykırı bir tutanak düzenleyerek sigorta şirketine başvurmanın dolandırıcılık suçuna ilişkin bir icra hareketi olduğu son derece açıktır.

Özel belgede sahtecilik suçu bakımından da durum ilk bakışta basit görünebilir. Zira Hazine Müsteşarlığı’nın matbu tutanak üzerine koyduğu açıklamaya ve Yargıtay içtihatlarına bakıldığında, bu tutanakların söz konusu suçun maddi konusu olabileceği konusunda bir tartışma yokmuş izlenimi edinilmektedir. Ancak kesin bir yargıya varmadan önce, maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağının mevzuattaki yeri ve özel belgede sahtecilik suçuna ilişkin bazı esasları incelemekte fayda vardır.

Bizim bu çalışmada tartışmak istediğimiz asıl husus, gerçeğe aykırı olarak düzenlenen maddi hasarlı kaza tespit tutanağının, özel belgede sahtecilik suçuna vücut verip vermediğidir. Buna ek olarak yakın zamanda uygulamaya giren, akıllı telefonlar aracılığıyla düzenlenebilen elektronik tutanak da, üzerinde durulması gereken bir diğer husustur.

I. Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağının Mevzuattaki Yeri

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 81/2. maddesi uyarınca “Yalnız maddi hasar meydana gelen kazalarda, kazaya dahil kişilerin tümü, yetkili ve görevli kişinin gelmesine lüzum görmezlerse, bunu aralarında yazılı olarak saptamak suretiyle kaza yerinden ayrılabilirler.”

83/3. madde uyarınca ise “Karayollarında meydana gelen ve yalnız maddi hasarla sonuçlanan trafik kazalarında tarafların anlaşması halinde ve fiil başka bir suç oluşturmuyorsa adli kovuşturma yapılmaz ve Türk Ceza Kanununun 565. maddesi hükmü uygulanmaz.”

18.07.1997 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 152/2. maddesinde maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı hakkında önemli esaslara yer verilmiştir. Buna göre:

“Sadece maddi hasarla sonuçlanan kazalarda;

a) Kazaya karışan sürücülerin tümü, yetkililerin gelmesine gerek görmez ve aralarında kazayı kendi düzenleyecekleri tutanakla tespit etmek noktasında anlaşırlarsa “Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı” düzenleyip birlikte imza altına alarak olay yerinden ayrılabilirler.

b) Taraflarının anlaşma sağladığı durumlarda, yeni bir trafik kazasına sebebiyet vermemek ve trafik akışını engellememek için mümkün olduğu takdirde olay yerinin fotoğrafları çekilerek kazaya karışan araçlar taşıt yolu dışına çıkarılır ve Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı burada düzenlenir.

c) Bir anlaşma ile olay yerinden ayrılmış olan taraflar, meydana gelen zararın sigortaları tarafından veya kendilerince doğrudan karşılanacağını kabul etmiş sayılırlar ve sonradan yetkililerden kaza tespit tutanağı düzenlenmesini isteyemezler.”

Tutanağın taraflar arasında anlaşma yoluyla düzenlenemeyeceği ve mutlaka trafik zabıtası veya trafik zabıtasının bulunmadığı ya da yeterli olmadığı yerlerde ise genel kolluk tarafından düzenleneceği haller ise aynı maddenin (ç) bendinde sayılmaktadır.

1) Kazaya bir aracın karışması (tek taraflı maddi hasarlı kaza ise),

2) Taraflardan herhangi birinin sürücü belgesinin bulunmaması veya belgesinin kullandığı araç cinsi için yeterli olmaması,

3) Araçlardan herhangi birinin ülkemizde geçerli zorunlu mali sorumluluk sigortasının olmaması,

4) Sürücülerden herhangi birinde alkol, uyuşturucu veya uyarıcı madde aldığı şüphesinin bulunması,

5) Kazaya karışan araçlardan herhangi birinin kamu kurum veya kuruluşuna ait olması (Sağlık Bakanlığına ait ambulans ve acil sağlık araçları hariç),

6) Kazada kamu malına veya üçüncü kişilere ait eşyaya zarar verilmiş olması.”

Bu haller dışında taraflar maddi hasarlı trafik kazalarında anlaşma suretiyle tutanak düzenleyerek olay yerinden ayrılabilirler. Söz konusu tutanağın düzenlenebilmesi için tarafların, kazanın kimin kusuru nedeniyle ortaya çıktığı hususunda anlaşmaları zorunlu değildir.2 Zira tutanakta her iki taraf da kazayı kendi bakış açısından ayrı ayrı anlatabilmektedir. Söz konusu tutanaklar sigorta şirketine ulaştığında, yapılan bilirkişi incelemesiyle tarafların kusur oranları tespit edilmektedir.

II. Ceza Hukukunda ve Ceza Muhakemesi Hukukunda Belge Kavramı

Belge, bir beyanı tespit eden ve cisimleştiren şey olarak tanımlanabilir.3 Bir şeyin ceza hukuku bağlamında belge niteliğini taşıyabilmesi için yazılı bir biçime sahip olması, düzenleyeninin bilinebilir olması ve bir içeriğe sahip olması gerekir.4 Burada ceza hukuku bağlamında belge ifadesi, sahteciliğe ilişkin TCK hükümlerinin koruması kapsamında kalan belge olarak anlaşılmalıdır.

Yazılı bir biçime sahip olmaktan anlaşılması gereken, elle veya mekanik araçlarla yazılmış, bir düşünceyi ifade eden şeylerdir. Yazınının maddi varlığı olan bir şeye, bilinen bir dilde anlaşılır olarak; yazı, sayı, çizgi veya şekille kaydedilmesi gerekir.5

Burada ceza muhakemesi bağlamında ispat vasıtası olan belge (belge delili) kavramıyla, belgede sahtecilik suçlarının korumasının konusu olan belgenin farklı olduğunu gözden kaçırmamak gerekir. “Ceza muhakemesi hukuku bağlamında belge” kavramı, “ceza kanununun belgede sahtecilik hükümleri bağlamında belge” kavramından daha geniştir.6 5271 sayılı CMK’da belge kavramı pek çok yerde geçmesine rağmen, belgenin tanımı yapılmamıştır. Bu bağlamda İtalyan Ceza Usul Kanunu’nda yapılan tanımdan yararlanmak mümkündür. Bu Kanun’un “belge delili” başlıklı 234. maddesinde belge, “bir kişiyi, bir şeyi veya bir olayı temsil eden; yazıyla, fotografik, sinematografik ve fonografik (ses) veya herhangi bir başka şekilde kaydedilmiş şey” olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla ceza muhakemesi hukuku bağlamında belge (delili) “somut bir olayı temsil eden ve insan yapısı olan, dijital veya analog olarak maddi bir zemin üzerine kaydedilmiş ispat vasıtası” olarak tanımlanabilir.7 Bu nedenle ceza muhakemesi bağlamında belge delili sayılacağı kuşku götürmeyen fotoğraf, resim, ses ve video kayıtları; ceza kanununda yer alan sahtecilik hükümlerinin kapsamına girmemektedir.

Ceza hukukunda belgeler öncelikle resmi belge ve özel belge olmak üzere ikiye ayrılır. Resmi belge, kamu görevlisinin görevi gereği düzenlediği belgedir. Bu belgeler de kendi içerisinde sahteliği ispat edilene kadar geçerli resmi belgeler (TCK m. 204/3) ve aksi ispat edilene kadar geçerli resmi belgeler olarak ikiye ayrılır.8 Sahteliği ispat edilene kadar geçerli resmi belgeler bakımından mevzuatta özel düzenleme olması gerekir. Duruşma tutanağı (CMK m. 222), ilamlar ve düzenleme şeklindeki noter senetleri (HMK m. 204/1) bu tür belgelerdir. Haklarında bu tür düzenleme olmayan resmi belgeler ise aksi ispat edilene kadar geçerli resmi belge niteliğindedir.

Resmi belge olmayan, ancak belge niteliği taşıyan her şey özel belge kapsamına girer.9 TCK’da bazı özel belgelere taşıdıkları önem nedeniyle farklı hukuki sonuçlar bağlanmıştır:

Bunlardan ilki resmi belge hükmünde olan özel belgelerdir. TCK’nın 210/1. maddesinde sınırlı sayıda sayma yoluyla düzenlenen bu belgeler “emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname”dir. Söz konusu belgeler ticari hayat ve miras ilişkileri (vasiyetname için) bakımından sahip oldukları ekonomik ve sosyal öneme binaen, kanun koyucu tarafından diğer özel belgelerden farklı olarak düzenlenmiş10 ve bu belgelere resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı ifade edilmiştir.

Özel belgeler arasında kendisine farklı hukuki sonuç bağlanan bir diğer belge türü TCK’nın 210/2. maddesinde yer alan “sağlık mesleği mensubu tarafından düzenlenen gerçeğe aykırı belgeler”dir. Her ne kadar söz konusu hükmün kenar başlığı resmi belge hükmünde belgeler şeklinde ise de, bu başlığın ikinci fıkra bakımından yerinde olmadığını düşünüyoruz. Resmi belge hükmünde belgeler ilk fıkrada sayılanlardır.11 İkinci fıkradaki düzenlemeye aşağıda değinilecektir.

Elektronik belgelerinin durumu ileride ele alınacaktır.